Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde şizofren teşhisi konulan Bursalı gencin yakınları, bankadan kredi çekebilmek için pes dedirten bir yöntem uyguladı. Akli dengesi yerinde ve gayet sağlıklıymış gibi üzerine bir takım elbise giydirilen genç banka şubesinin yolunu tuttu.  Tam 10 yıl önce bankadan 12 Bin TL kredi çektirilen gence, bir yıl sonra 10 Bin TL’lik bir krediye daha imza attırıldı. Kısa bir süre sonra şizofreni hastası olan genç intihar edince aile hemen ödenen kredi taksitlerini, sigorta kapsamında geri ödenmesini talep etti

TÜKETİCİ MAHKEMESİ KABUL ETTİ

Tüketici Mahkemesi; davanın kabulüne, çekilen iki kredi sebebiyle bankaya borçlu olmadığının tespitine, intihar eden gencin vefat tarihine kadar ödediği toplam 3 Bin 693 TL’lik taksitlerin dava tarihinden itibaren hesaplanarak temerrüt faizi ile birlikte davalı bankadan tahsil edilmesine hükmetti. Davalı sigorta şirketi ve banka şubesi ise verilen kararı temyize taşıdı.


AİLENİN MENFAATİ OLDU
Devreye giren Yargıtay 3’ncü Hukuk Dairesi, emsal bir karara imza attı. Akıl hastası birinin akıllıymış gibi davranarak kredi çekmesinden ötürü bankayı mağdur sayan Yargıtay verdiği kararda, “Somut olayda krediyi çeken genç, sözleşmenin imzalandığı tarihte fiil ehliyetine sahip değildir. Buna rağmen banka kredisinden yararlanmış, aldığı tüketici kredisi sayesinde bir menfaat elde etmiştir. Kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukukî işlem yapan ve bu surette karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağı tartışmasızdır. Kredi çekerken tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen müteveffanın (ölenin) mirasçılarından borcun ifası istendiğinde, mirasçılarının, murislerinin ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınması, hakkın kötüye kullanılmasının tipik bir örneğidir. Bu nedenle ölmeden önce tahsil edilen taksitlerin iadesine karar verilmesi doğru değildir. Bu durumda mahkemece açıklamalar dikkate alınarak tarafların tüm delilleri de getirtilerek değerlendirilmesi gerekirken, eksik incelemeyle ve yanılgılı değerlendirmeyle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir” denildi.