BURSA'nın Yenişehir ilçesinde gerçekleştirilen arkeolojik kazılarda sona gelindi. Neolitik Çağ sakinlerinin yerleşik yaşama geçişlerine dair önemli buluntuların elde edildiği kazılarda dünyada bilinen ilk süt ürünleri imalatının Bursa’nın Yenişehir ilçesinde gerçekleştirildiği belirlendi.

Bursa'nın Yenişehir ilçesinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izniyle İstanbul’da bulunan Hollanda Araştırma Enstitüsü'nün başkanlığında, Koç, Boğaziçi ve Ege Üniversiteleri'nin katkılarıyla 2009 yılında başlayan arkeolojik kazılar tamamlandı. 9 yıl boyunca süren kazıları değerlendiren Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü'nden kazı ekibi üyesi Doç. Dr. Rana Özbal Gerritsen, dünyada bilinen ilk peynir, yoğurt ve tereyağı imalatının günümüzden 8 bin 600 yıl öncesinde Bursa'nın Yenişehir ilçesinde gerçekleştirildiğinin bilimsel olarak kanıtlandığını açıkladı.

Yenişehir Ovası'nın ilk sakinlerine ait verilerin, Barcın Höyük’te yapılan arkeolojik kazılar sonucunda ele geçtiğini belirten Doç. Dr. Özbal, bu yerleşimde Bizans, İlk Tunç Çağı ve Geç Kalkolitik döneme tarihlenen üst tabakalar dışında, höyükte en iyi korunmuş ve dolayısıyla en kapsamlı araştırılmış olan tabakanın Neolitik Döneme (MÖ 6600-6000) tarihlendiğini kaydetti.

Neolitik Çağ’a ait araştırmaların Batı Anadolu’nun ilk çiftçi toplumları hakkında önemli bilgiler kazandırdığını ifade eden Doç. Dr. Özbal, "Devrim olarak nitelendirilen Neolitik Dönemde avcı ve toplayıcı yaşam tarzından tarım, hayvancılık ve yerleşik hayata geçiş olduğu benimsenmiştir. Bu dönüşümün dünyada ilk defa MÖ 9000’de Bereketli Hilal Bölgesi'nde başladığı kabul edilmiştir. Daha sonra bu yaşam biçiminin, Neolitik Dönem öğelerinden olan çanak çömlek, yerleşik hayat ve evcilleştirilmiş hayvanlar ve tahıllardan anlaşıldığı üzere İç Anadolu’ya, oradan Marmara Bölgesi’ne aktarıldığı bilinmektedir" dedi.

'MİMARİ, YERLEŞİK HAYATA GEÇİŞİN EN ÖNEMLİ GÖSTERGESİ'

Yerleşik hayata geçişin en önemli göstergesinin mimari olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Özbal, "Öncelikle yerleşik hayata geçişin en önemli göstergesi mimaridir. Barcın Höyük’te yapılar, ele geçen kazık deliklerinden anlaşıldığı gibi dal örgü mimari yapı tarzı ile inşa edilmiştir. Yapı dizilerinin arasında ölülerin gömüldüğü geniş avlu mekânları bulunmaktadır. Gömüler arkeolojide hoker pozisyonu olarak adlandırdığımız ancak halk dilinde cenin pozisyonu olarak bilinen anne karnındaki durumu andıran şekilde toprağa verilmektedir" ifadelerini kullandı. Tarım ve hayvancılığa dayalı bir beslenme ekonomisinin belgelenmesinin Neolitik yaşam tarzının önemli göstergelerinden olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Özbal, Barcın Höyük’te kömürleşmiş çok sayıda buğday, arpa ve mercimek gibi evcilleştirilmiş tohumlar ve evcilleştirilmiş sığır, keçi ve koyun kemikleri gün ışığına çıkartıldığını söyledi.

'ZANAATKÂRLAR KENDİ ALETLERİNİ ÜRETMİŞLER'

Yerleşimin çeşitli alanlarında ve Neolitik Dönem tabakalarında bulunan işliklerin, Barcın Höyük Neolitik sakinlerinin zanaat üretiminde kendi aletlerini ürettiklerini gösterdiğini söyleyen Doç.Dr. Özbal, Neolitik ve yerleşik yaşam biçiminin beraberinde getirdiği iş bölümü ve faaliyetlere dikkat çekti. Doç.Dr. Özbal, "Yerleşimin çeşitli mekânlarında kumtaşı bileyicilerden anlaşıldığı üzere kemik alet üretim alanları, olasılıkla dericilik gibi faaliyetlerin yapıldığı ve çok sayıda taş balta ve parlatıcının bulunduğu mekânlar ve kırmızı boya üretiminin yoğunlukla yer aldığı çalışma alanları tespit ettik. Ayrıca sakinlerin günlük yaşamlarının büyük bir kısmı, tandır ve fırınlardan anlaşıldığı üzere, yemek hazırlama ve pişirmeye adanmış" diye konuştu.

'ŞİMDİLİK TESPİT EDİLEN EN ERKEN BÖLGE'

Çanak çömleklerin Barcın Höyük yerleşiminin en alt tabakalarından beri az sayıda mevcut olduklarını ve zaman geçtikçe daha nitelikli ve incelikli yapıldıklarının görüldüğünü ifade eden Doç. Dr. Özbal sözlerini şöyle tamamladı:

"Çanak çömleklerin teknolojik açıdan ilerlemesinin nedenlerinden biri sütün bu bölgede önemli bir besin kaynağı olarak karşımıza çıkmasıyla ilişkili olabilir. 2000’li yıllarda İngiltere’de çanak çömleklerin gözeneklerinde süt yağlarını tespit edebilecek bir yöntem geliştirildi. Bu yöntem 2007 yılından beri Boğaziçi Üniversitesi Arkeometri Araştırma Merkezinde Prof. Dr. Hadi Özbal tarafından TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi'nin desteğiyle yürütülüyor. Sonuçlar Barcın Höyük’te en alt tabakalardan itibaren süt lipitlerinin varlığını tespit etti. Çanak çömlek ve pişirme kaplarında bulunan yağ kalıntılarından peynir, tereyağı ve yoğurt gibi ürünlerin Anadolu'nun birçok bölgesinden önce Yenişehir Ovası'nda imal edildiği sonucu çıkarıldı. Bölgesel kapsamda bakıldığında gerek ulusal gerekse uluslararası organik kalıntı analiz sonuçları süt kullanımı açısından dünyada şimdilik tespit edilen en erken bölge olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla mevcut araştırmalar kapsamında Barcın Höyük yerleşiminin ve Yenişehir Ovası’nın süt üretimi açısından öncü bir rol oynamış olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bulgularımız 8 bin 600 yıl öncesinde sütün işlenerek tüketildiğini kanıtlıyor.