“Sosyal medya bağımlılığı bireyin problem davranışlarını tetikliyor”

Sosyal medyanın ne amaçlarla, ne sıklıkta ve nasıl kullanıldığının; bireyin kişilik özellikleri, gelişimsel yaşı ve ihtiyaç duyduğu duygu, tutum, algı ve davranışlara göre değişebildiğinin altını çizen SODİGEM Müdürü Doç. Dr. Şahin, “Ancak akıllı telefonlar aracılığıyla özellikle sosyal medya kullanımının çocukların ve gençlerin günlük yaşamının vazgeçilmezi olduğu bir gerçektir. Sosyal medyanın yoğun kullanımı, problemli kullanımı ya da sosyal medya bağımlılığı elbette ki çocuklar ve gençler üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır. Sosyal medyanın fazla kullanımı aynı zamanda çocuklarda gelişimsel yetersizlik, ruhsal bozukluk, ergenlik, travma sonrası stres gibi nedenlerle hali hazırda var olan problem davranışları da olumsuz etkilediği araştırmalarla ortaya konmuştur” dedi. Bu bağlamda öncelikle problem davranış kavramı üzerinde durmanın gerekliliğine değinen Doç. Dr. Şahin, “Bir davranış başkalarının yaşam kalitesini düşürüyorsa, diğer bireylerin öğrenmesini ya da çalışmasını engelliyorsa, kişinin sosyal etkileşimini olumsuz etkiliyorsa, başkalarına zarar veriyorsa ve en önemlisi geçici bir durum değilse bu bir problem davranıştır diyebiliriz. Bir çocuğun istediğini alabilmek için her seferinde elindeki şeyleri fırlatmasını da, bir yetişkinin başkalarının hayatına sürekli müdahale etmesini de problem davranışa örnek olarak göstermek mümkündür. Problem davranış sosyal medya bağlamında incelendiğinde ise; bireylerin sürekli başkalarına kendi özel hayatlarıyla ilgili paylaşımda bulunması, kendini olduğundan farklı göstermesi, sürekli olarak sadece kendinin bulunduğu özçekim formunda fotoğraflar paylaşması, başkalarının paylaşımlarına sürekli olumsuz eleştiri içerikli yanıtlar vermesi çeşitli psikolojik boyutlarda problemli davranış olarak ele alınmaktadır” diye konuştu.

“Ayrıcalıklı olma, beğenilme ve onaylanma arzusu sosyal medya kullanımını arttırıyor”

SODİGEM Müdürü Doç. Dr. Şahin, “Araştırmalara göre sosyal medyayı onay alma, ödül algısı, diğerleri tarafından beğenilme arzusu gibi nedenlerle bir değer kazanımı olarak gören kişiler, bu mecrayı yoğun olarak ve onaylanma ihtiyacını karşılamak amacıyla kullanmaktadır. Öyle ki genellikle erken çocukluk döneminde özgüven ve özbenlik gelişimi, sevme ve sevilme duygularının gelişmesi süreçlerinde güçlükler yaşayan, nevrotik kişiliğe yatkın bireylerin sevilme ve onaylanma ihtiyacının yüksek olduğu, toplum tarafından fark edilme isteğiyle, dikkat çekici hareketler sergiledikleri bilinmektedir. Bu durum bu bireylerin toplumda problem davranışlar göstermesine neden olabilmektedir. Araştırmalara göre hem kendini beğenen, ilgi odağı olmak, popüler olmak adına uğraş veren kişiler hem de sürü psikolojisiyle popüler bir akıma kapılan kişiler yoğun olarak özçekim paylaşımları yapmaktadır. Bu kişilerin özçekim paylaşımlarına gelen beğeni sayısı ve yorumlar içeriklerine ve niceliklerine göre kişilerin ruh halini olumlu ya da olumsuz etkilemektedir. Problem davranışların sıklıkla görüldüğü bir başka alan da akademik yaşantıdır. Araştırma sonuçları yüksek başarıya sahip okullardaki sosyal medya kullanımının düşük başarıya sahip okullardaki sosyal medya kullanımından daha düşük olduğunu, dolayısıyla başarılı öğrencilerin daha az sosyal medya kullandığını göstermektedir. Benzer şekilde daha çok boş zamanı olan çocuklar, gün içinde kendilerine meşguliyet bulan çocuklardan daha fazla sosyal medyada zaman geçirmektedir. Bu durum hali hazırda akademik başarısı düşük ve akademide problem davranış gösteren çocukların sosyal medyanın kullanımının artmasıyla bu problem davranışlarının daha da arttığını göstermektedir” dedi.

Sosyal medya kullanımında ailelere büyük görev düşüyor

Sosyal medyanın problem davranışlar üzerindeki olumsuz etkisinin nasıl azaltılabileceği hakkında değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Şahin şunları kaydetti:

“Problem davranışlar genelde çocuklar ya da gençler boş ve amaçsız kaldıklarında meydana gelmektedir. Dolayısıyla çocukların kendilerine amaç edinmeleri, günlük etkinlik, rutinler planlayarak boş zamanlarını kaliteli değerlendirmeleri problem davranışları ve sosyal medyanın yoğun kullanımını azaltacaktır. Problem davranışı azaltmak için sosyal medya kullanımını yok etmek yerine amaca yönelik ve uygun sosyal medya kullanım şeklini öğretmek ve desteklemek önemlidir. Onay alma, beğenilme ya da popüler olma arzusuyla gerçekleşen yoğun sosyal medya kullanımlarının önüne geçebilmek için aileler çocuklarının güçlü yönlerini tanımasını sağlayacak ortamlar, etkinlikler düzenlemeli, çocuklarını takdir görecekleri çalışmalara yönlendirmelidirler. Sürekli kendiyle ilgili paylaşım yapan, beğenileri ve yorumları soluksuz takip eden ve bu geri bildirimlerden çok fazla etkilenen çocuk ve gençlerin aile içi iletişim ve etkileşimlerinin güçlendirilmesine, kişilik gelişiminin desteklenmesine yönelik danışmanlık ve rehberlik hizmetlerine ihtiyacı olabilir. Sonuç olarak sosyal medya kullanımında ailelere büyük görev düşmektedir. Aileler çocuklarını izleyerek sosyal medyayı ne amaçla ne sıklıkta kullandıklarını belirlemeli, kullanım sürelerini yasaklarla kısıtlamak yerine uygun süre ve amaçla kullanımları ödüllendirmelidirler.”