Dünyada her 68 çocuktan birinin otistik olduğunu kaydeden Çocuk ve Ergen Psikiyatri Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Yeliz Engindereli, otizmin etkilerini, erken tanı ve yoğun bir tedaviyle aşmanın mümkün olduğunu ifade etti.

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Yeliz Engindereli, kendisini tekrarlayıcı davranış ve kısıtlı ilgi alanları ile de kendini gösteren nörogelişimsel bir bozukluk olan otizmin, duygusal ve sosyal becerilerde gelişmeyi yavaşlatırken, iletişimin gelişiminde gecikme ya da sapma oluşturduğunu vurguladı. Engindereli, otizmin 3 yaşına kadar ortaya çıkabildiğini kaydetti.

Gelişim açısından erken tanının önem taşıdığı otizmin teşhisi için herhangi bir test bulunmadığını söyleyen Uzm. Dr. Yeliz Engindereli, tanının klinik muayene ile konulabileceğini belirtti. Engindereli, dünyada her 68 çocuktan birinin otizm tanısı aldığını söyledi.

Erkek çocuklardaki yaygınlığın kızlara oranla dört kat daha fazla olduğunu kaydeden Uzm. Dr. Yeliz Engindereli, “Genetik temeli olduğuna ilişkin bulgular olmasına rağmen nedeni ve hangi gen ya da genlerin sorumlu olduğu tam olarak bilinmeyen otizm için çevresel faktörlerin ve özellikle ileri baba yaşının etkisi ise oldukça tartışmalı bir konudur. Otizme her çeşit toplumda, farklı coğrafyalarda, ırkta ve ailede rastlanmaktadır” dedi.

Bebeklerin iletişim kurma becerisi ve sosyalleşme ihtiyacı ile doğduğunu ve sağlıklı bir bebeğin dış dünyaya tepki verdiğini hatırlatan Engindereli, bu nedenle ebeveynlerin bebeklerinin normal gelişim sürecine uyum sağlayıp sağlayamadığını dikkatle gözlemlemesi gerektiğini söyledi.

Otizmin belirtileri

Otizmin en önemli belirtisinin bebeklerin gelişim basamaklarında görülen aksama olduğunu kaydeden Engindereli, “Becerilerden bazıları hiç gelişmeyebileceği gibi kazanılan kimi iletişim becerilerinde gerileme ya da kayıplar da görülebilir. Otizmli bebeklerde göz teması kısıtlıdır. İsmi çağrıldığında tepkisiz kalırlar, güldürülmeye çalışıldığında gülmezler, oyuncakları ile amacına uygun oynamazlar, el sallamaz, öpücük göndermezler ve aynı yaş grubundaki çocuklar gibi taklit becerileri gelişmez. Gelişimsel aksamaya ek olarak anlamsız el çırpma, sallanma, dönme gibi tekrarlayıcı hareketler de gözlenebilir” diye konuştu.

Engindereli, otizme işaret edebilecek diğer somut belirtileri ise şöyle sıraladı:

"Bebekler altı aylık olduğu halde anne babasını tanımıyor, gülümsemiyor, bir yaşını geçtiği halde işaret ile gösteremiyor, oyunlar oynamıyor, anlamlı birkaç kelime söylemiyor, adı ile seslenildiğinde bakmıyor, göz teması kurmuyorsa otizmden şüphelenilmelidir.”

“Erken tanı ve özel eğitimle çocuğun yaşıtlarıyla birlikte aynı seviyeye getirmek mümkün”

Çocuklarının gelişimi ile ilgili bir farklılık gözlemleyen ya da belirtilerden herhangi birinin çocuklarında bulunduğunu düşünen ebeveynlerin hangi yaşta olursa olsun zaman kaybetmeden bir çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanına başvurması gerektiğini ifade eden Engindereli, otizmde erken tanının, uygun müdahale ve düzenli psikiyatrik takip ile tedavi sonucunu etkileyen en önemli faktör olduğunu belirtti.

Otizmin günümüzde bilinen tek tedavisinin, erken tanı ile yoğun, sürekli özel eğitim olduğunu söyleyen Engindereli, erken tanı ve ardından haftada en az 20 saat özel eğitimle, otizmli çocukların hayatlarında büyük fark oluşturmanın, yaşam kalitesini artırmanın, sağlıklı gelişim gösteren yaşıtlarıyla birlikte aynı okulda okuyacak seviyeye getirmenin mümkün olabileceğini kaydetti.