SAYFA16.COM / CÜNEYT ALKIŞ

TFF Süper Lig'e çıkan son takım Bandırmaspor'u mağlup eden İstanbulspor oldu.

Böylece 19 takımla oynanacak olan 2022-2023 sezonunda 8 İstanbul takımı olmuş oldu. Ve İstanbul takımları yıl içerisinde oynayacağı toplam 36 maçın 25’ini İstanbul’da oynayacak. Bu İstanbul takımları için şüphesiz hem maddi hem fiziki hem de manevi açıdan büyük avantaj yaratacak.

Bölgesel dağılıma baktığımızda ise ciddi bir dengesizlik göze çarpıyor. Türkiye'nin en büyük 3. kenti İzmir'den ve 4. büyük kenti Bursa'dan Süper Lig'de mücadele edecek bir takım bulunmazken, başkent Ankara'yı ise tek takım olan bu yıl lige çıkan Ankaragücü temsil edecek. Marmara Bölgesi'nden 8 takım var ancak bunların hepsi İstanbul'dan. Ege Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi'nden ise hiç takım bulunmuyor. Bu yıl Karadeniz’den iki Güneydoğu Anadolu’dan da bir takım Süper Lig’de yer alıyor.

Köklü camialar sorunlarla boğuşuyor

Bir yanda Anadolu’nun köklü camiaları alt liglerde var olmaya, büyük borçlar altında kapanmamak için mücadele etmeye çalışırken, diğer yanda, az taraftarı olan, stadyumu dahi olmayan pek çok takım Süper Lig’de mücadele edecek. Bu ligin hem marka değerine, hem de yayıncı kuruluşun ödeyeceği paraya olumsuz yansıyor. Tabi burada taraftarı ve stadı olmayıp da kurumsal bir yönetimle üst lige çıkan takımları, köklü camiaların önlerine geçtiği için emek ve mücadelelerinden dolayı kutlamak da gerekiyor.

Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor, Ankaragücü, Konyaspor, Adana Demirspor, Sivassspor gibi güçlü şehir takımlarının bu yıl mücadele edeceği mevcut ligde Bursaspor, Karşıyaka, Eskişehirspor, Göztepe, Sakaryaspor, Kocaelispor, Altay, Samsunspor, Erzurumspor gibi diğer güçlü camia takımlarının olması şüphesiz ligin marka değerini artırırdı. Böyle güçlü camiaların ve bölgesel dağılımların da daha dengeli olduğu bir ligde izlenme sayısı ve sosyal medyadaki konuşulma oranları artar, hatta yayıncı kuruluşun dekoder satışları bile ciddi oranda artardı.

Sürpriz takımlar öne çıkabilir

Kurumsallığı oturtmuş alttan gelen takımların ve bir süredir Süper Lig’de istikrarı yakalamış Anadolu takımlarının pek çoğu yoluna emin adımlarla devam ediyor. Yeni spor yasasından önce dernek statüsünden çıkıp Anonim Şirket olan camialar da başarılar yakalamaya ve üst liglere tırmanmaya başladı bile. Yeni spor yasasıyla mevcut futbol düzeninin de değişeceği gözüküyor. Yeni ve farklı takımların başarılarına şimdiden kendimizi alıştırmalıyız.

Özellikle son bir kaç yılda Başakşehir’le başlayan, bu yıl Trabzonspor, Konyaspor, Adana Demirspor, Antalyaspor ve Alanyaspor ile devam eden başarılı Anadolu takımları furyasına bu futbol ikliminde yenileri de eklenecektir.

Gelecek yıllarda eskiden olduğu gibi sadece GS, FB ve BJK’nin dominasyonunda bir lig olması zor gibi gözüküyor. İstanbul’un şampiyon olmuş bu büyük camiaları yönetim krizleri ve devasa borçlarla boğuşurken, gerek alttan gelen gerekse de Süper Lig’de kurumsal yapılanmasını kurmuş takımlar kısa zaman içerisinde önemli başarılar elde edebilirler, ki etmeye de başladılar.

Genç hocalar bu süreci hızlandıracak

Özellikle başarıya aç, günümüz modern futbolunu sıkı takip eden, teknolojik gelişmeleri çalışma sistemine uyarlayan modern ve genç hocaların da bu sürece büyük katkısı olacaktır. İlhan Palut, Nuri Şahin, Emre Belözoğlu, Okan Buruk, Osman Zeki Korkmaz, Hüseyin Eroğlu, Farioli, Ömer Erdoğan ve Sami Uğurlu örneklerinde olduğu gibi alttan gelen pek çok genç teknik adam başarılarıyla Türk futboluna çok şey katacakları aşikar.

Özetle, her şeyle birlikte Türk futbolu da değişiyor. En önemli değişimin de mantalitede olması gerektiği bir gerçek. Eğer oyunun dedikodu ve magazin tarafını değil de sadece kendisini konuşursak ben hem kulüp bazında hem de Milli Takım bazında gelecekten ümitliyim.