CÜNEYT ALKIŞ / SAYFA16

Türkiye, son günlerde film gibi bir hikayeye tanıklık ediyor. Olayın üstü mü kapatılıyor, yeteri kadar ilgi mi görmedi, ya da olayı magazinleştirmeyi mi seviyoruz bilemiyorum ama bence çok ciddi bir durum var ortada. Hem tüm bu yalanları söyleyen ve herkesi kandıran Ayşe Özkiraz adına, hem de tüm bu yalanları hiç sorgulamayan ailesi ve hastanedekiler adına. Herhalde yalanlar büyük olunca inanması daha kolay oluyor.

Çerkezköy Devlet Hastanesi'nde kendisini "pratisyen hekim" olarak tanıtan, 21 yaşında olmasına rağmen doktor olduğuna herkesi inandırdığı, ameliyatlara girdiği, ne ailesinin ne hastane yetkililerin hiç sorgulamadığı bu olay büyük bir skandal.

Gözaltına alınan Ayşe Özkiraz’ın ifadesinde söylediği yalanlar dudak uçuklatırken, bu yalanlara kanan, sorgulamayan ailesinin, doktorların, hemşirelerin çevresindeki insanların tavrı da pes dedirtti.  

Önce Ayşe Özkiraz'ın ifadesine bir göz atalım. Biraz uzun ama okumanızı rica ediyorum. Zaten okumaya başladıkça meraktan bitireceksiniz. Aksiyon dolu entrika dolu bir dizi film, bir kitap gibi.

Ayşe Özkiraz'ın ifadesi şöyle:

"Ortaokulu Çerkezköy 75’inci Yıl Ortaokulu’nda okudum. Liseyi Veliköy Meslek Lisesi’nde okudum ve 2021 yılında mezun oldum. Ben lisede öğrenciyken ailem tıp fakültesinde okumamı istiyordu. Bana güvenip yüksek puan alacağımı düşünüyorlardı. Liseden mezun olurken üniversite sınavına girdim. Ancak başarısız olduğum için tercih yapmadım. Ailemin güvenliğini sarsmamak için evde sorun olmasın diye anneme, üvey babama ve üvey kardeşlerime Çapa Tıp Fakültesini kazandığımı söyledim. Ailem sınav sonuç belgesini görmek istediğinde de gerçek sınav sonuç belgem üzerinde telefonda oynama yaparak sahte bir sınav sonuç belgesi hazırlayıp aileme gösterdim.

İstanbul'a gittim. Burada özel bir yurt buldum. Hem öğrenciler hem de çalışanlar kalıyordu. İlk başta çalışan olarak kalmayı düşündüm. Sonra vazgeçip yurt idaresinde görevli olan soy ismini bilmediğim N. isimli görevli kadına kendimi tıp fakültesi öğrencisi olarak tanıttım. Benden bir takım resmi belgeler istediler. İstenilen belgelerden sadece öğrenci belgesini daha sonra getireceğimi söyledim. Sonraki süreçte de sürekli olarak getireceğim diyerek bu kişileri oyaladım. Yurdun masrafları için de ailemle görüştüm. Ailem zaten bu fakülteyi kazandığımı düşündüğü için bana para gönderiyordu. Yurda yerleştim soy ismini bilmediğim S. ve A. isimli Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencilerle birlikte kalmaya başladım. Bu öğrencilere Çapa Tıp Fakültesi’nde öğrenci olduğumu söyledim. Bu süreçte Çapa Tıp Fakültesi’nin bahçesine ara ara gittim. Burada öğrencilerle tanıştım. Bunlardan birinin ismi Hatice idi. Diğerlerini hatırlamıyorum. Bu kişilerle hiçbir zaman samimi olmadım. Bende numaraları yoktur. Hiçbir şekilde derse girmedim.

İstanbul Eminönü’nde bir pasajda öğrenci kimlik kartı bastırdım. Bu kartların üzerine Ayşem Özkiraz yazdırdım. Aramada ele geçen kartlar bu öğrenci kartlarıdır. Okula girerken bu öğrenci kartlarını gösterip giriyordum. Bu sebeple şüphe duyulmuyordu. Okula gitmediğim zamanlarda da İstanbul'da part time farklı yerlerde çalıştım. Ayrıca aynı yerde Ankara Şehir Hastanesi, Tekirdağ Çerkezköy Devlet Hastanesi, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi personel kimlik kartlarını da bastırdım. Ancak bunları hiçbir yerde göstermedim. Plaketleri de Instagram'dan bir sayfa ile görüşerek yaptırdım.

Yurtta kaldığın dönemlerde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin yemekhanesine yurtta kalan öğrencilerle birlikte gittim. Kaldığımız yurda Cerrahpaşa Tıp Fakültesi daha yakındı, ben çevremdekilere Çapa Tıp Fakültesi öğrencisi olduğumu söylediğim için onların kartları üzerinden yemek alıyordum. Parasını onlara gönderiyordum. Hatta A.Ö. isimli Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisi kendi yemek kartını kullanmadığı için bana vermişti. Bir süre de onun kartıyla yemek yedim. Ayrıca Instagram üzerinden S.U. ve F.G. isimli Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde hemşire ve personel olan şahıslarla tanıştım. Bunlara kendimi doktor olarak tanıttım. Bunlarla zamanla arkadaş olduk.

2021 yılının Kasım ayı içerisinde annem hastalandı. Çerkezköy Devlet Hastanesi’ne getirdik. Burada N.Ö. isimli acil hekimine kendimi doktor olarak tanıttım. Annemi muayene ettirdim. Sonra da birkaç kez daha Çerkezköy Devlet Hastanesi acil bölümüne geldim. Acilde durup vakit geçirmek istediğimi söyledim. F.Ç. isimli doktor bana izin verdi. Onun izniyle hastanede vakit geçirdim. Burada bulunduğum zaman zarfında doktor koltuğuna oturduğum olmuştur. Boynuma stetoskop da takmıştım. Bu stetoskopu medikalciden almıştım. Acilde bulunduğum zaman zarfında kesinlikle hasta muayene etmedim, ancak muayeneleri izledim. İfade ettiğim üzere sadece birkaç kez acil bölümüne geldim.

Çocuk cerrahı olmak istediğim için tek başıma hiç kimseyi referans göstermeden Çerkezköy Devlet Hastanesi’nde çocuk cerrahı olan Dr. M.K.’nın odasına gittim. Sekreteri ile görüşüp kendimi tıp fakültesinden mezun doktor olarak tanıtıp doktor M.K. ile görüşmek istediğimi söyledim. Sekreterinin ismi T.A.. Bir süre sonra doktor M.K. beni kabul etti, görüştük. Kendimi Çapa Tıp Fakültesi mezunu doktor olarak tanıttım. Ayrıca TUS sınavında 81 puan aldığımı söyleyip TUS sınav sonuç belgesi gösterdim. Bu belgeyi daha önce yaptığım gibi Instagram üzerinden görmüş olduğum B.O. ismine hazırlanmış belge üzerinde telefonda oynama yaparak oluşturmuştum. Çocuk cerrahisi bölümüne ilgi duyduğumu, yanında vakit geçirmek istediğimi söyledim. Annemin öğretmen babamın ise gıda mühendisi olduğunu, Ankara'da yaşadıklarını söyledim.

Bu şekilde Çocuk Cerrahisi bölümüne gidip gelmeye başladım. Burada muayenelere katıldım. Doktor M.K. kurmuş olduğum ilişkiye istinaden Çerkezköy Devlet Hastanesi’ndeki tüm cerrahi branşların doktorlarıyla iletişim kurdum, muhabbet ettim. Birçok kez ameliyatlara izleyici olarak katıldım. Doktor M.K.’nın hastalarını ameliyattan sonra yapılan dikiş işlemini bizzat kendim yaptım. Bunları yaptığımdan doktor M.K.’nın haberi vardı. Kendisi bana müsaade etti. Hatta benim kolumdan tutup beni ittirip ‘çocuğum diksin’ diyordu. Sadece Dr. M.K.’nın ameliyatlarına katılmadım. Diğer cerrahların da ameliyatlarına katıldım. Ancak bu diğer doktorların ameliyatlarında herhangi bir tıbbi işlem yapmadım. Sadece gözlemci oldum. Bu ameliyatlara hep doktorların rızasıyla girdim. Hastanede beni herkes sevmişti. Hemşireler, genel cerrah… sürekli görüştüm. Burada bulunduğum zaman zarfında zaman zaman önlük, forma giyip, stetoskop takıyordum. Birçok kez muayene ve ameliyata katıldım. İnandırıcı olmak için arkadaşlarım adına doğum gününde kendime çiçekler gönderdim."

Evet durum bu. Bir insan aile baskısından, korkusundan, hedeflerine ulaşamamanın verdiği hırs ve kıskançlıktan, belki sevgisizlikten, ilgisizlikten artık ne derseniz deyin; bir yalan makinesi haline dönüşmüş ve kandırmadığı kimse kalmamış. Olmak istediği ama gerçekte olmadığı bir hayat yaratmış ve onun başrolünde oynamış. Bildiğim kadarıyla bir sağlık personelinin bir hastanede işe başlaması için İl Sağlık Müdürlüğü'nden onaylanmış belgeler gelir, incelenir ve öyle işe alınır.

Ayşe Özkiraz'ın hiç sorgulanmayan sadece sözüne inanarak hastanede çeşitli görevlerde bulunmasına imkan sağlayan bir durumda sorumlu kimse mutlaka cezalandırılmalı. Tamam hırsızın hiç mi suçu yok? Var en büyük suçlu o ama tüm bu yalanların net bir psikolojik sorundan kaynaklandığını unutmamak lazım. Bir insan bu kadar yalanı boş yere söylemez. Ancak ailesi, ona inanan doktorlar hemşireler, hastane görevlileri de en az bu kız kadar suçlu.