Doç. Dr. Betül Dündar; “Organ nakli sonrası oluşacak gebeliğin takibinde çok daha fazla hassasiyet gösterilmeli ve tüp bebek tedavisine başlayan hastalarda duruma özgü değerlendirmeler yapılarak kişiselleştirilmiş tüp bebek tedavisi uygulanmalı Hamilelik için ideal süre nakilden sonra yaklaşık iki yıldır” dedi.

Son verilere göre ülkemizde 26 bin kişi organ nakli için sıra bekliyor. Bazı hastalar bu bekleyişi sürdürürken bazı hastalar da uygun donörden aldıkları organlarla yeni hayatlarına ‘merhaba’ diyor. “Organ nakli adaylarının birçoğu genç ve üreme çağındaki hastalardan oluşmaktadır ve doğurganlık döneminde olan bu hastaların çocuk sahibi olma arzuları da iyileşme süreci ile birlikte artış göstermektedir” diyen Bahçeci Bursa Tüp Bebek Merkezi doktorlarından Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Betül Dündar; organ nakli sonrası oluşacak gebeliğin takibinde çok daha fazla hassasiyet gösterilmeli ve tüp bebek tedavisine başlayan hastalarda duruma özgü değerlendirmeler yapılarak kişiselleştirilmiş tüp bebek tedavisi uygulanmalı” şeklinde belirtti.

“Hamilelik için ideal süre nakilden sonra yaklaşık iki yıldır”

Günümüzde organ nakli uygulamalarının sayısı giderek artmaktadır. Böbrek, karaciğer, kalp ve pankreas başta olmak üzere birçok organ ve dokunun nakli mümkün. “Kronik böbrek yetmezliği veya ciddi karaciğer yetmezliği görülen kadınlarda hipotalamus-hipofiz-over aksındaki bozulmaya bağlı olarak ortaya çıkan hormonal dengesizlikler yumurtlama fonksiyonlarını bozabilir ve bunun sonucunda adet düzensizlikleri veya adetlerin tamamen kesilmesi görülebilir” diyen Doç. Dr. Betül Dündar; “Başarılı geçen karaciğer ve böbrek nakli sonrası hastaların bir kısmında üreme fonksiyonlarında ve adetlerde düzelme sağlanmaktadır ancak bazı hastalarda üreme fonksiyonlarındaki bozukluk ve adet düzensizlikleri devam ederek infertilite problemlerine yol açabilir. Bu duruma bağlı olarak bazı hastalar çocuk sahibi olma istemiyle tüp bebek kliniklerine başvurabilmektedirler. Nakil olan bu hastalarda eşlik eden başka infertilite problemlerinin de söz konusu olabileceği unutulmamalı ve hastalar erkek faktörü, tüplerdeki tıkanıklık, ileri kadın yaşı ve azalmış yumurta rezervi gibi diğer nedenler açısından da mutlaka değerlendirilmelidirler. Bu hastalarda tüp bebek tedavisine ne zaman başlanabileceği sorusunun cevaplanabilmesi için önerilen gebelik zamanlamasını göz önünde bulundurmak gerekir. Bu konuda bir fikir birliği olmamakla ve nakli gerçekleştirilen organa göre farklılıklar olabilse de birçok uluslararası nakil derneğinin önerisi 1 veya 2 yıl süresince gebeliğin ertelenmesidir. Ayrıca gebeliğin nakledilen yeni organın fonksiyonlarını bozabileceği ve bağışıklığı baskılamak için nakil sonrasında kullanılması mecburi olan ilaçların kandaki düzeylerinde de dengesizliklere yol açabileceği konusunda da hasta mutlaka bilgilendirilmelidir” şeklinde uyardı.

“Nakil olan hastalarda kişiselleştirilmiş tüp bebek tedavisi uygulanmalı”

“Nakil olan hastalarda nakledilen organ veya dokunun reddi gibi anne adayının sağlığını ciddi olarak tehdit edebilecek durumlardan kaçınmak son derece önemlidir. Nakledilen organ veya dokunun vücut tarafından kabulünü sağlamak için ömür boyu kullanılması zorunlu olan, bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların tüp bebek tedavisine başlarken ve gebelik boyunca dozlarının ayarlanması gereklidir. Buna bağlı olarak bebeğin gelişimi açısından zararlı etkileri olan ilaçların kesilmesi ise büyük önem taşımaktadır. Tüp bebek tedavisine başlama kararı alan nakilli hastalar kapsamlı olarak değerlendirilmeli ve tüp bebek sürecinde yapılan her müdahale kişiye özgü tüp bebek prensiplerine uygun olarak gerçekleştirilerek bu doğrultuda bir yol haritası çizilmeli” diye ifade eden Doç. Dr. Betül Dündar; “Tüp bebek tedavisi sırasında yumurtalıkları uyararak elde edilen yumurta sayısını artırmak ve dolayısıyla gebelik şansını artırmak esastır ancak bu amaçla kullanılan ilaçların nakil olan hastalarda bazı komplikasyonlara sebep olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Yumurtalıkların aşırı derecede uyarılması ile ortaya çıkan ve ovaryan hiperstimulasyon sendromu ile damar içindeki sıvının üçüncü boşluklara kaçışına bağlı olarak karında şişkinlik, akciğerlerde sıvı toplaması ve protein kaybı gibi hasta için büyük risk oluşturacak komplikasyonlardan kaçınılmalıdır. Bununla birlikte nakil olan hastalarda tekil gebelik elde etmek tedavide hassasiyet gösterilmesi gereken diğer noktalardan biridir” ifadelerini kullandı.

“Nakil olan hastaların gebelik takibinde multidisipliner bir yaklaşım benimsenmeli”

Doç. Dr. Betül Dündar şunları söyledi: “Organ nakli yapılmış olan vakaların gebeliği sırasında en sık karşılaştığımız problemler gebeliğe bağlı oluşan hipertansiyon, gebelik zehirlenmesi, erken doğum tehdidi ve bebekte gelişme geriliği gibi gebelik komplikasyonlarıdır. Gebelik boyunca yakın takip ve ultrason kontrolü ile bu komplikasyonların önlenebilmesi mümkündür. Bu hastaların gebelik takiplerinde tedavilerinde olduğu gibi çok daha fazla hassasiyet gerektiren bir yaklaşım benimsenmeli ve mutlaka bir perinatolog ile birlikte bu süreç yürütülmelidir. Böylelikle anne ve bebek sağlığı açısından başarılı sonuçların elde edilmesi mümkündür. Nakil gerçekleşmiş hastalarda tıbbi, etik, psikolojik ve sosyal açıdan multidisipliner bir yaklaşımın benimsenmesi şarttır”.