A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Şenol Güneş, önlerinde iki hedef olduğunu söyleyerek, "Bunlardan ilki mart ayında başlayacak olan Dünya Kupası elemeleri ve ardından gelecek olan Avrupa Şampiyonası. Avrupa Şampiyonası’na katılma hakkını elde etmemiz başta olmak üzere takımımızın seviyesi ister istemez bizden beklentileri de arttırıyor. Ancak unutmayalım ki beklentileri büyük olanın tahribatı da büyük olur" dedi.

A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Şenol Güneş, spor medyasındaki bazı yazar ve yorumcularla çevrim içi bir toplantı yaptı. TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’ndeki çalışma ofisinden online olarak gazetecilerle bir araya gelen Güneş, Milli Takım’ın mevcut durumu, UEFA Uluslar Ligi ve Türk futbolu hakkında değerlendirmeler yaptıktan sonra, kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.

Uluslar Ligi’nde son oynadıkları Macaristan maçını kazanarak grubu birinci tamamlamayı ve A Ligi’ne yükselmeyi çok istediklerini fakat olmadığını söyleyen Güneş, "Aslında, özgüveni olan, mental açıdan güçlü, iyi ilişkiler içerisinde bir takıma sahibiz. Buna rağmen turnuva boyunca, kazanmaya yeterli olacak coşku ve isteğe sahip bir görüntü sergileyemedik. Elbette bunun hem kendimizden hem de elimizde olmayan nedenlerden kaynaklanan bir çok sebebi var. Her şeyden önce pandeminin gölgesinde bir turnuva oynadık. Sonuna geldiğimiz 2020 yılına pandeminin yoğun etkisi olduğu ortada. Örneğin biz Kasım 2019 - Eylül 2020 dönemi arasında A Milli Takım olarak hiç biraraya gelmedik. Müsabakalarımızı sadece son 3 ayda oynadık. Bu da ister istemez bir dağınıklık, kafa karışıklığı ve konsantrasyon bozukluğuna neden oldu. Bunu bir mazeret olarak öne sürmüyoruz ama rakiplerimizden Macaristan, Avrupa’da yeni sezona en erken başlayan ülkelerden biriydi ve kadrosunda Macar kulüplerinden çok sayıda oyuncu vardı" diye konuştu.

"Daha yukarılara çıkmamız gerektiğini biliyoruz"

Her şeye rağmen oynadıkları müsabakalar sonrasında kasım ayında bir sıra daha yükselerek 32. duruma geldiklerini hatırlatan deneyimli teknik adam, "Bunu yeterli görmüyoruz ve daha yukarılara çıkmamız gerektiğini biliyoruz. Bir başka beklentimiz yıllardır geriden gelen galibiyet sayımızı yenilgilerle dengelemekti. Macaristan’ı yenseydik bunu da sağlıyorduk ama olmadı. Şu anda etkisini yine arttırarak hissettirmeye devam eden pandeminin ligler üzerindeki olası etkilerini düşündüğümüzde milli takımlar da kulüp takımları da pandemi nedeniyle inişli-çıkışlı dönemler geçirecektir. Oyuncular üzerinde performans dalgalanmaları görülecektir. Bu noktada yaşanabilecek başarısızlıklardan dolayı eleştiri kabul edilebilir ancak yok etme politikası hoş görülemez" şeklinde konuştu.

"İki önemli hedefimiz var"

İki önemli hedefleri olduğunu vurgulayan Şenol Güneş, "Bunlardan ilki mart ayında başlayacak olan Dünya Kupası elemeleri ve ardından gelecek olan Avrupa Şampiyonası. Avrupa Şampiyonası’na katılma hakkını elde etmemiz başta olmak üzere takımımızın seviyesi ister istemez bizden beklentileri de arttırıyor. Ancak unutmayalım ki beklentileri büyük olanın tahribatı da büyük olur. Şampiyonayla ilgili bütün programımız hazır. Kamp yeri, hazırlık maçları hepsini planladık. Dünya Kupası elemelerindeki şansımız konusunda ise hangi gruba düşeceğimiz büyük ölçüde belirleyici olacak. Kuraya ikinci kademeden katılacak olmamız önemli ama biz birinci kademede olmayı tercih ediyoruz. Önümüzdeki süreçlerde bunu başaracak sonuçları alabilmek için gayret göstereceğiz" ifadelerini kullandı.

"Zihinsel devrim yaşamamız şart"

Kadro oluşumuna yönelik felsefelerinin Türkiye adına oynama ihtimali olan bütün oyunculara önem vermek üzerine kurulu olduğunu ifade eden Güneş, "Kadroyu hak ettiğine inanılan ancak takıma henüz katılmayan oyuncuları da takip ediyoruz. Bütün bu konuları değerlendirirken bir futbol kültürü oluşturmamız, daha da önemlisi bir zihinsel devrim yaşamamız şart. Ancak o zaman sağlıklı yorumlarla doğru çözümlere ulaşabiliriz. Bugün geçmişle kıyaslandığında birçok anlamda daha iyi şartlara sahibiz ama özellikle üretimimiz aynı oranda istenen seviyede değil. Bunun sebeplerini tartışmalı ve doğruları bulmalıyız. Kulüplerimizin finansal durumlarını da göz önünde bulundurduğumuzda futbolcu üretimine acil ihtiyacımız var. Bugün Brezilya’nın 129 ülkede 1600, Sırbistan’ın 75 ülkede 525, Hırvatistan’ın 63 ülkede oynayan 450 oyuncusu var. Biz de son dönemlerde oyuncu ihraç ediyoruz ama yeterli düzeyde değil. Ülkemizde kulüplerimiz neredeyse iflas aşamasındalar ama buna rağmen savurganlık talebi konusunda da bir gerilemeleri yok. Oysa genel anlamda ligimize bir bakarsak; bütçesini küçültebilen kulüpler daha büyüdüler. Bu konuyu önemsemeli ve futbol ekonomisinde en önemli müşteri olan taraftarı korumak zorundayız. Bunların yanı sıra kaçak yayınlar, kulüplerin idari yapılanmaları, futbolcuların ve teknik adamların vergi mükellefiyetleri, yabancılar dahil tüm oyuncuların Türk Lirası üzerinden para almaları gibi konuları da tartışarak farklı bir vizyonu gündeme taşımalıyız. Bütün bu meseleler sadece tek başına bir kişinin çözüme kavuşturabileceği meseleler değil ama eğer Türk futboluyla ilgili hassasiyet taşıyorsak sorumluluk da duymalıyız ve elbirliğiyle, ortak akılla bu konuların üzerine eğilmeliyiz" diyerek sözlerini tamamladı.