HABER: CÜNEYT ALKIŞ

KAMERA: SERHAT HALLAÇ

İran'da 22 yaşındaki Mahsa Amini'nin 14 Eylül'de polis tarafından gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybettiğinin açıklanmasının ardından 16 Eylül’de başlayan gösteriler yaklaşık 20 gündür devam ediyor.

İran’da neler olduğunu daha yakından anlayabilmek adına, Bursa Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhat Pirinççi ile İran’daki gösterileri, gösterilerin rejim üzerindeki etkilerini ve Türkiye’ye yansımalarını konuştuk.

Bu protestoların İran’da dönem dönem yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, “80 milyonluk İran, dış politikada etkili ve agresif adımlar uygulayabiliyor. Aynı zamanda 1979’daki devrimden beri de izolasyona uğrayan bir ülke. Özellikle rejimin ekonomi politikaları halk nezdinde ciddi eleştiriliyor. Bu kötü yönetime bir de dışa kapalılık eklendiğinde halkta da zaman zaman bir tepki artışı oluyor. Mahsa Amini gösterileri de ne ilk ne de son protestolardır. Temelde ahlak polisinin kurallara uymayan bir kişiye aşırı şiddet uygulamasıyla hayatını kaybetmesi sonucu ortaya çıkan olaylar gibi gözükse de, geri planda sistemle ilgili sorunların uzun yıllara yayılmış birikmişliği var.” dedi.

REJİM BİR KEZ DAHA YARA ALDI

“Böyle protestoların rejimi değiştirebileceğini beklemek çok gerçekçi değil ama rejim bir kez daha yara aldı” diyen Pirinççi şunları söylüyor: “Bu gösteriler sonucunda çok köklü bir değişiklik beklemiyorum. Bir takım yöneticilere faturalar kesilse de rejim sürekliliğini sağlamaya devam edecektir. Çünkü kırsalda ve farklı şehirlerde rejimin uyguladığı politikalara destek olan önemli bir kesim de var. Dolayısıyla bu gösteriler, çok büyük bir halk hareketine dönüşmesine ve rejimin değişmesine yol açmayacaktır. Ancak sorunun yapısal olmasından kaynaklı, bu gösterilerin ucunun açık olduğuna da söylemek lazım. Bazen bu gibi toplumsal şikayetler ve rahatsızlıklar bir kartopu gibi büyüyüp rejimi de etkileyebilen sonuçlara yol açabiliyor. Ancak ben bu protestoların öncekiler gibi sönümleneceği ve rejimin bir değişime uğrayacağını düşünmüyorum.”

Başörtüsü gibi kritik konular dışında adımlar atılacaktır diyen Pirinççi şöyle devam etti: “Yönetimin bazı ekonomik sorunlarla veya spesifik konularla ilgili atabileceği adımlar var. Bunları da atarlar ve halkın üzerindeki baskıyı azaltabilirler. Ancak başörtüsü ve zorunlu hicap gibi kritik konuda rejimin taviz vereceğini düşünmüyorum. Çünkü yıllardır rejimin hem içerde hem dışarıda uyguladığı politikasını değiştirmesi demek, rejimin dolaylı yoldan değişmesi demek. O yüzden kritik konularda rejimden bir taviz beklemiyorum.”

DEĞİŞİME AYAK UYDURAN DEVLETLER AYAKTA KALACAK

Dünyanın değiştiğini ve dönüştüğünü, ayak uyduranların varlığını sürdürebileceğini belirten Pirinççi, “Dünyanın değişiyor gerçeği, sadece İran yönetimi açısından değil tüm devletler açısından geçerli bir konu. Değişime ayak uyduran, adapte olup dirençli olabilenler ayakta kalabilecek. İran da bu yaşanan gelişmelerden çeşitli dersler çıkaracaktır. Örneğin Arap halk hareketleri sonrasında İran, bölgede artan nüfusunu planlı bir şekilde uyguladı, dolayısıyla hızlı adapte oldu. İçerideki sorunlara da adaptasyonunu hızlı gerçekleştirirse rejimin sürekliliği devam eder. Ancak adapte olamaz, tepkiler daha da artmaya başlarsa o zaman rejim değişikliği olmasa da belki seçimlerle bir yönetim değişikliği olabilir. Sistemin kısa zaman içinde köklü bir şekilde sarsılacağını düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.

İRAN’LA ÜSTÜ ÖRTÜLÜ BİR REKABETİMİZ VAR

Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, komşumuz İran’da yaşanan olayların ülkemizi nasıl etkileyeceği ile ilgili soruya ise, “Türkiye-İran ilişkileri çok boyutlu ilişkiler. İyi giden ilişkiler var ancak üstü örtülü bir rekabetin yaşandığı da gerçek. İran sınır komşumuz olması vesilesiyle orada yaşanacak her türlü gelişme bizi doğrudan etkileyecektir. Ancak ben İran’da çok köklü değişimler beklemediğimden ülkemizi olumsuz etkileyecek bir durumun da olmayacağını düşünüyorum” cevabını vererek değerlendirmesini tamamladı.