Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki deprem, özellikle kıyı hattındaki konutlarda oturan vatandaşlar arasında büyük bir endişeye sebep oldu. Deprem bilimcilerMarmara Denizi çevresinde yer alan sahil şeridindeki yapıların tsunami, zemin yumuşaklığı ve tuzlu suyun yapıya verdiği korozyon etkisi sebebiyle ciddi risk altında olduğunu vurguluyor. Bu kapsamda, gözler İstanbul Boğazı'nın iki yakasında yer alan tarihî yalıların güvenliğine çevrildi. Yapıların büyük bölümü 100 ila 200 yıllık tarihe sahip. Uzmanlar, estetik ve kültürel miras açısından eşsiz olan bu yapıların, mühendislik ve zemin dayanımı bakımından günümüz standartlarına uyumlu olmadığını ifade ediyor.

ÇOĞU YIPRANMIŞ DURUMDA

Türkiye gazetesinden Kaan Zenginli'nin haberine göre, Boğaz hattında yaklaşık 600 yalı bulunuyor. Bu yapıların 18. ve 19. yüzyılda inşa edildiği ve doğal olarak birçoğunun yaşı 200 yıla yaklaştığı biliniyor. Bu yalıların önemli bir kısmı tarihî eser statüsünde bulunuyor. Ancak, bu durum onların depreme karşı dayanıklı olduğu anlamına gelmiyor. Ahşap malzeme ve geleneksel tekniklerle inşa edilen yalılar, zamanla yıpranmış durumda. Üstelik çoğu yapının zemin etüdü ve statik güçlendirme raporu bulunmuyor. Bu da olası bir depremde ağır hasar ya da çökme riski anlamına geliyor.

2 GÜNDE 5 YALI SATIŞA ÇIKTI

Gram Altından Yeni Rekor Gram Altından Yeni Rekor

Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra, İstanbul'un seçkin kesimi Boğaz hattındaki yalılarını terk etmeye başlamıştı. Bu süreçte birçok tarihî yalı Rus oligarklar ve Arap yatırımcıların ilgisiyle el değiştirmişti. Ancak son İstanbul depremi, bu zengin yatırımcıları da tedirgin etti. Gayrimenkul danışmanlarına göre, deprem sonrası lüks yalı satışlarında artış yaşandı. Sadece son iki haftada piyasa değeri milyar liraya ulaşan ve geçen 5 yalı satışa çıkarıldı. Satılık yalı ilanlarının sayısı gözle görülür şekilde yükseldi.

TARİHÎ DOKUYU KORUMAK ÖNEMLİ

Tarihsel ve kültürel miras anlamında paha biçilemez olan Boğaz yalıları, ciddi doğal afet riskiyle karşı karşıya. Uzmanlar, bu yapılar için kapsamlı zemin analizleri yapılması, statik güçlendirme projelerinin hazırlanması ve tarihî dokuyu koruyacak şekilde restorasyon süreçlerinin hızlandırılması gerektiğini ifade ediyor.