RÖPORTAJ: CÜNEYT ALKIŞ

Türkiye koşar adım 14 Mayıs'a gidiyor.

14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi için son düzlüğe girilirken, meydanlarda ve sosyal medyada yarış kızıştı. Sokakta, markette, kahvehanede, işyerinde, evlerde ve tabi sosyal medyada tek gündem konusu; seçimler…

Sayfa16, Türkiye’de futboldan sonra herkesin bildiği bir konu olan siyasetle ilgili sözü, uzmanına, Siyaset Bilimci Dr. Nurettin Kalkan’a bıraktı.

Dr. Nurettin Kalkan, seçim atmosferini, İttifakların performansını, kampanya dilini, seçimin belirleyicilerini ve nihayetinde seçimle ilgili tahminlerini aldık.

Türkiye, 14 Mayıs'a giderken genel seçim atmosferini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu seçim gerçekten çok mu kritik?

Türkiye’de sadece bu seçim değil, her seçim kritik olmuştur. 2018 seçimleri de kritikti, 2028 seçimleri de kritik olacak. Türkiye’deki seçimlerin kritik olması, politikanın ülkemizde gündelik hayatların belirleyiciliği konusunda çok büyük rolü olmasından kaynaklanıyor. Kritik olma bu seçime has bir özellik değil. Ancak bu seçimin ayırt edici özelliği şu: Türkiye bir süredir rekabetçi otoriter bir rejim tarafında idare ediliyor. AK Parti’nin otoriter sapağa sapmasından sonra yapılan her seçim çok daha önemli hale geldi. Çünkü Türkiye’de giderek artan otoriterlik dozajını düşündüğümüzde, 2023 seçimlerinin de seçmene, otoriterleşmiş bir rejimi sandık yoluyla gönderme fırsatı sunduğundan, bu seçimin ayırt edici özelliği ortaya çıkıyor.

Genel atmosferle ilgili söyleyeceklerim de herkesin malumu. Çok gergin bir atmosfer var. Çünkü bir tarafta 21 yıllık bir iktidar, bu iktidarın yarattığı bir burjuvazi ile bürokrasi ve bu iktidara hala büyük bir destek veren bir kitlenin varlığı var. Diğer tarafta da yüzde 50’yi aşan ve artık bu iktidardan kurtulmak isteyen bir muhalif dalga var.

BEKA SÖYLEMİ BU KEZ İŞE YARAYACAK MI?

Cumhur İttifakı'nın kampanyası ve seçim dili ile Millet İttifakı'nın kampanya ve seçim dilini nasıl yorumluyorsunuz?

Cumhur İttifakı kampanyasında ve seçim dilinde 2019'a göre yeni bir strateji uygulamıyor. 2019 yerel seçimlerinde de beka kaygısı ve ülkenin bölünmez bütünlüğü üzerinden bir kampanya yürütmüştü ama bu söylem büyük şehirlerde işe yaramamıştı. Peki, şimdi işe yarayacak mı? Ben yarayabileceğini düşünüyorum. Çünkü 2019 ile 2023 arasında bazı farklar var. Bu farklardan biri, her şeyden önce 2019 bir yerel seçimdi ve Türkiye’de seçmen, ne yaparsanız yapın yerel seçime, genel seçim muamelesi yapmıyor. 1984’ten bugüne kadar yapılan toplam 9 yerel seçim sonuçlarını incelediğimizde hemen öncesi/sonrası yapılan genel seçimlerin sonuçlarıyla farklılığı görebiliriz.

İkinci farklılık ise Cumhur İttifakı’nın 2019’daki beka kaygısının altını dolduran bir söylem üretememesiydi. Ancak, 2023’te savunma sanayindeki atılımlarla bu beka kaygısının altını doldurabiliyor. Neredeyse bütün kampanya dili, savunma sanayindeki gelişmelere odaklı. Cumhur İttifakı, tezini ve antitezini iyi kurguluyor. Tezi savunma sanayindeki yaptıkları, antitezi ise ‘biz gidersek bu projeler durdurulacak’ algısı, bunun sentezi de, ‘ülke beka sorunuyla karşı karşıya gelecek’ algısının oluşturulması. Bu kendi içinde tutarlı bir durum.

Üçüncü fark ise 2019’daki millet ittifakın yerel seçimlerdeki HDP desteğinin yerel seçim doğasından dolayı görünür değildi. Burada durum farklı. Bu seçimlerde çok daha belirgin. Cumhur İttifakı, burada ikinci ötekiyi de kurguluyor. Cumhur İttifakı kendi konumunu güzel tarif ediyor kendi dışında kalan ötekiyi de güzel tarif ediyor.

Millet İttifakı’na gelirsek; Millet İttifakı, kapsayıcı ve kuşatıcı bir kampanya dili benimsemeye çalışıyor.

6 genel başkan, 2 Belediye Başkanı kampanyayı yürütüyor. 2-3 hafta önce Meral Akşener ile Mansur Yavaş’ın birlikte hareket etmesini eleştirmiş, Mansur Yavaş’ı Kılıçdaroğlu ile konumlandırmanın doğru olacağını belirtmiştim. Çünkü Cumhur İttifakı’nın, Kılıçdaroğlu’nu gayri millilikle itham eden söylemine karşı Mansur Bey’in, Kılıçdaroğlu’nun yanında konumlanması gerekiyordu. Nitekim bu son haftalara girerken böyle olmaya başladı.

DEVA VE GELECEK, KAKOFONİ YARATIYOR

Bir diğer sıkıntılı konu da İttifak ortakları Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın bazı demeçleri. Bu demeçler, bazen CHP ve İyi Parti tabanının kaygı ve hassasiyetleriyle örtüşmeyebiliyor. Zaten bu partilerin yüksek bir oy oranı da yok. Temel Bey’i istisna tutuyorum o çok daha iyi eklemlendi ittifaka. Deva ve Gelecek Partisi bu ahengi, biraz kakofoniye çevirdi.

Son olarak şunu söyleyebilirim. Seçim, partilerce hem teşkilatının sahada hem de sosyal medyada yönettiği bir süreçtir. İkisi de güçlü olmalı. Ancak Millet İttifakı, sosyal medyaya daha çok ağırlık vermiş gibi gözüküyor. Teşkilat anlamında millet ittifakını sahada çok aktif göremiyorum. Seçim sadece sosyal medya ile kazanılamaz. Millet İttifakı’na bir diğer eleştirim de afişler üzerinden. Kemal Bey’in vaatleri afişlerde çok daha görünür olmalıydı. 'Sana Söz' sloganı çok muğlak bir ifade. 'Sana Söz’ün altını doldurmaları, kampanya enstrümanlarını daha da somutlaştırmaları gerekiyordu.

SEÇMENİ EKONOMİ KONUSUNDA İKA EDEN AVANTAJLI

Son günlerine girdiğimiz seçimlerde, bu son düzlüğün ana belirleyicisi ne olacak?

Bu seçimlerde ana belirleyicilik beka kaygısı ya da tencere kaygısı olacak. Bir de teşkilat çalışmalarını es geçmemeli, o da ana belirleyicilerden biri. Önceki seçimlerde iktidar icraatlarını, muhalefet ise vaatlerini ileri sürerdi. Seçim, icraat ve vaat kavgasının yaşandığı süreçti. Ama iktidarın son 5 yılda insanların gündelik hayatına dokunan bir icraatı olmadığı için beka söylemini tercih etti. Son dönemde Erdoğan da ekonomiye dair vaatler veriyor, bir takım sorunların farkında olduğunu ve yine kendilerinin çözebileceğini söylüyor. Millet İttifakı’nın vaatlerinden en önemlileri de zaten ekonomi üzerine. Seçmeni ekonomi konusunda kim ikna ederse o avantajlı olacak.

'GENÇLER BU SEÇİMİN BELİRLEYİCİSİ' LAFI BİR SEÇİM EFSANESİ

Siyasiler, genç seçmene hitap edebiliyorlar mı? Gençlerin siyasi tercihleri, söylendiği gibi sonuçlar üzerinde belirleyici mi?

Gençlerin seçimlerde tek başlarına belirleyici olacağı konusu bir seçim efsanesidir. 10 yıldır genç seçmen belirleyici olacak deniyor. Evet, seçim kompozisyonu AK Parti aleyhine işliyor ama bu değişimler kolay kolay gerçekleşmez. Genç seçmeni sadece öğrencilerden ibaret görmemeli. AK Parti iktidarının 11 milyon üyesi var ve onların çocukları ile torunları da genç. AK Parti, CHP’den sonra gençlerden en çok olay ikinci parti. Dolayısıyla diğer kümelerden aldığı büyük destekle, gençlerden aldığı desteği, anlamlı bir bütüne tahvil edebiliyor.

Şuna da değinmek istiyorum. Gençlerin, Muharrem İnce’ye yönelmesini etraflıca bir düşünmek lazım. Gençler son dakika karar değiştirilebilir evet ama yine de gençlerin İnce ve Oğan’a gösterdikleri teveccühün sebebi bence gençlerin nezdinde, anti Erdoğancılığın anti tezinin Kılıçdaroğlu olmaması. Bu yüzden genç seçmenin büyük bir kısmı Oğan ve İnce’ye yöneliyor.

BU SEÇİMDE ÇIKACAK HİÇBİR SONUÇ BENİ ŞAŞIRTMAZ

Son olarak seçimlerle ilgili bir tahmininiz var mı? Paylaşmak ister misiniz?

İlk defa belirsizliklerin bu denli yoğun olduğu bir seçim süreci yaşıyoruz. O yüzden bir tahminde bulunmak kolay değil. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim; Bu seçimde çıkacak hiçbir sonuç beni şaşırtmaz.