Genel başkanın aday olduğu bir kurultayda/kongrede genel başkanı yenebilmek her şeye rağmen önemlidir, değerlidir. Zira kurultay/kongre yaptığı esnada TBMM'de sandalye sahibi olan siyasî partilerin genel başkanları bugüne kadar 3 kez yenilmişti. Özgür Özel, 32 yıl aradan sonra bir ilki başardı. Bu açıdan Sn. Özel ve arkadaşları tebriği hak ediyor. Kılıçdaroğlu’nun gidişiyle birlikte CHP üzerindeki ölü toprağının bir kısmını attı fakat ortada tozpembe bakılacak bir tablo da henüz yok.
*Nurettin Kalkan
Yaşanan değişimin, CHP’deki ve dolayısıyla bütün muhalefetteki kronik marazları ortadan kaldırıp kaldırmayacağı ise hâlâ muamma diyen Kalkan şöyle devam etti: “Her şeyden önce muhalefetin karşısında lideri belli, siyasal hiyerarşiyi oturtmuş, ittifak içindeki aktörlerin görev ve rol dağılımlarını da buna göre yapmış, olası çatışmaları-fikir ayrılıklarını nasıl çözeceğini bilen kurumsallaşmış bir Cumhur İttifakı var. Devlet imkânlarını kullanma ve kamu kaynaklarını kontrol etme ayrıcalığından bahsetmiyorum bile. İşte çiçeği burnunda ana muhalefet lideri Özgür Özel ilk sınavını böyle muhkem bir bloka karşı verecek. Üstelik yerel seçimlere çok az bir süre kalmışken.”
CHP’nin Önceliği Nedir? Millet İttifakı mı, Parti İçi Birliktelik mi?
Özgür Özel’in ilk yapması gerekenin, değişim yaşanır yaşanmaz dile getirilen ittifak meselesi olmadığını ifade eden Kalkan, “Özgür Özel’in şu an için öncelikli meselesi, CHP’nin yeniden bir ittifaka yelken açıp açmaması değildir. O sonranın konusudur. Özel’in evvela yapması gereken parti içi birliği tesis etmesi ve bunu bir ahenge dönüştürebilmesidir. Topyekun bir tasfiyeden şu aşamada kaçınılmalıdır. Herhangi bir sebeple Kılıçdaroğlu’na destek verenler arasında illaki uzlaşmaya açık isimler vardır. Bunları sistemden tecrit etmek yerel seçimlerde CHP’ye zarar verir” diye konuştu.
Gelecekte Özel-İmamoğlu Çatışması Yaşanır Mı?
CHP kurultayı sürecinde yaşanan İmamoğlu-Özel birlikteliğine de değinen Kalkan, gözden kaçan bir konuyu, tarihten örneklerle vurguladı. Kalkan, sözlerini şöyle noktaladı:
“Önder Sav-Kemal Kılıçdaroğlu ikilisinin 2010 yılındaki birlikteliğinin türevini İmamoğlu-Özel ortaklığında görmek mümkün. İşte zurnanın zırt dediği yer de tam burası. Türk siyasal hayatındaki en güçlü siyasal makam ne eskinin başbakanlığı ne de şimdinin cumhurbaşkanlığıdır. Bu makam tartışmasız genel başkanlıktır. Tayyip Erdoğan’ın başkanlık sistemindeki ısrarının en büyük sebebi de budur. Zira Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olmasına rağmen naipler/vekiller aracılığıyla partisini kontrol edemeyeceğini ve partiyi kontrol edemeyen bir siyasetçinin gücünü kaybedeceğini çok iyi biliyordu. Nitekim Ahmet Davutoğlu ile istediği süreci götürememişti. Tıpkı Demirel’in, Çiller ile götüremediği gibi. Tıpkı Özal’ın, Akbulut ve Yılmaz’la götüremediği gibi… Tıpkı Önder Sav’ın güdümünden çıkmaz denilen, Gandhi lakabı takılan, sakin güç diye anılan Kılıçdaroğlu’nun bir müddet sonra Leviathan’a dönüşmesi gibi.
Bir süre sonra Özel ve İmamoğlu arasında da bu türden bir çekişme yaşanması işten bile değildir. Hatta şu anda hizipler çoktan oluşmuştur bile. İkilinin en azından yerel seçimlere kadar buna mahal verecek eğilimlerden beri olması, böyle bir görüntü vermemesi elzem. CHP için şimdilik gerekli olan birlik ve ahenktir. Bu mesele, ittifaktan çok daha öncelikli ve ivedidir.”