YAZI: GÖKHAN DEDEOĞLU
Hotels.com, yıllık Unpack 26: The Trends in Travel raporunu yayınladı. Araştırmaya göre dünya genelinde gezginlerin yüzde 53'ü son bir yılda "Film ve Dizi Gezi Trendleri" yapma isteğinin arttığını belirtiyor. Z ve Y Kuşağı seyahatseverlerinin yüzde 81'i tatil planlarını izledikleri yapımlardan etkilenerek oluşturuyor.
Buna "Set-Jetting" deniyor. Yani sinema veya televizyon yapımlarının geçtiği gerçek lokasyonları ziyaret etme amacıyla yapılan seyahatlere verilen isim. Son yıllarda öne çıkan ve 2025’te adeta bir patlama yaşayan fenomenlerden. Peki nedir bu set-jetting? Sadece bir Instagram karesi uğruna yapılan bir yolculuk mu, yoksa dijital çağın kültürel bir yansıması mı?
Set-Jetting Nedir?
"Set-Jetting", sinema veya televizyon yapımlarının geçtiği gerçek lokasyonları ziyaret etme amacıyla yapılan seyahatlere verilen isim. Terim, “jet-setting” (sık seyahat eden elit sınıf) ile “set” (film seti) kelimelerinin birleşiminden türetilmiştir. Ancak bu trend artık sadece meraklı bir azınlığın tercihi değil; dünya genelinde milyonlarca gezginin planlarını şekillendiren bir motivasyon kaynağı.
Örneğin; Game of Thrones dizisinin çekildiği Dubrovnik, “Kral’ın Şehri” olarak anılmaya başlandı ve turizm patlaması yaşadı. Emily in Paris dizisi sayesinde Paris sokaklarında kahve içmek, selfie çekmek bir Instagram klasiği oldu. Türkiye’de ise Yalı Çapkını veya Diriliş: Ertuğrul gibi yapımların izleyici kitlesi, bu dizilerin çekildiği alanlara ilgi gösteriyor.
Küresel Turizmde Yeni Rotalar
Set-jetting, turizm destinasyonlarını dönüştürme gücüne sahip. Eskiden sadece yerel halkın bildiği sakin kasabalar, bir sahneyle tüm dünyaya tanıtılabiliyor. İzlanda’nın Vík kasabası, Star Wars’un “Rogue One” filmiyle popülerleşti. Yeni Zelanda ise Yüzüklerin Efendisi üçlemesinden bu yana hâlâ “Orta Dünya” olarak tanınıyor.
Bu trend sayesinde yalnızca büyük şehirler değil, kırsal bölgeler de ekonomik ve kültürel kalkınma yaşıyor. Ayrıca yerel işletmeler, restoranlar, müzeler ve rehberler için yeni bir gelir kapısı doğuyor.
Dijital Kültürle İç İçe
Set-jetting’in yükselişinde sosyal medyanın rolü büyük. TikTok’ta ya da Instagram Reels’te bir dizi sahnesini birebir canlandıran yüz binlerce içerik üreticisi var. Artık gezginler, gezi planlarını dijitalde gördükleri içeriklere göre yapıyor.
Bu durum, turizm profesyonellerine de yeni fırsatlar sunuyor. Örneğin; set turizmi temalı özel turlar, QR kodla sahne anlatımı, AR teknolojisiyle canlandırmalar gibi dijitalle destekli deneyimler seyahat acentelerinin radarında.
Tur Operatörleri ve Destinasyon Pazarlamacıları İçin Fırsat
Set-jetting, destinasyon pazarlaması açısından büyük potansiyel barındırıyor. Yerel yönetimler ve turizm ofisleri, çekim sonrası lokasyonları birer "deneyim alanı"na dönüştürerek ziyaretçi çekebilir. Türkiye’den örnek verecek olursak; Kapadokya’da çekilen dizi sahneleri, Mardin sokaklarında geçen tarihi dramalar veya Boğaz’daki yalılar, markalaştırılmış destinasyonlar haline getirilebilir.
Ayrıca oteller için de önemli bir ayrıştırıcı unsur olabilir. “Bu odada şu sahne çekildi” gibi detaylar, müşteri deneyimini zenginleştiriyor.
Dikkat Edilmesi Gerekenler
Ancak set-jetting’in olumsuz yanları da yok değil. Aşırı turist akını, doğal dokuya ve yerel halkın yaşamına zarar verebilir. Dubrovnik bu konuda bir örnek; aşırı kalabalık nedeniyle UNESCO’nun uyarı aldığı biliniyor. Bu nedenle, sürdürülebilir turizm anlayışı içinde set-jetting faaliyetlerinin düzenlenmesi şart.
Geleceğe Bakış
Yapay zeka, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik gibi teknolojilerle desteklenen set turizmi deneyimlerinin artacağı öngörülüyor. Hatta bazı şehirler, dizi çekimlerini bu motivasyonla teşvik ederek kültürel diplomasi stratejisi olarak da kullanıyor.
Set-jetting, yalnızca bir trend değil; görsel kültürün, seyahat alışkanlıklarının ve sosyal medyanın kesişim noktasında doğmuş güçlü bir kavram. Doğru yönetildiğinde, hem turizm gelirini artıran hem de kültürel etkileşimi besleyen bir köprü olabilir.