90’lı yıllardan sonra dijital dünyanın, hayatımıza hızlı bir giriş yaptığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Ayçiçek Dinçer, “İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte hareketsiz yaşamın da yayılmasına sebep oldu. Ekran başında geçirilen zamanın artması, tercih edilen yiyeceklerin kalitesini düşürüyor. Yapılan çalışmalara göre, ekran karşısında tercih ettiğimiz yiyecekler genellikle yüksek yağ ve fazla şeker içeriyor. Ayrıca, mineral ve vitamin açısından fakir gıdalar da tercih ediliyor. Bu nedenle çocuklar olumsuz beslenme alışkanlıkları ediniyorlar. Mümkün olduğunca çocukların ekran başında geçirdikleri zamanı azaltılması gerekiyor. Ekranı bir kurtarıcı olarak görmemelisiniz, çünkü ekran önünde gerçek anlamda sağlıklı bir beslenme gerçekleşmiyor. Çocukların okul öncesinde düzenli ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmalarını önemsiyoruz. Eğer bu düzenli alışkanlıkları doğumdan itibaren kazandırırsanız, ileride ekranla tanıştıklarında daha az zorlanacaklardır” dedi.



“Çocuğun bütün ilgisi ekranda olduğundan tokluğun farkına varamıyor”


Amerikan Pediatri Akademisi, 18-24 aydan önce çocukların ekranla tanışmasını önermiyor diyen Dr. Tuğba Dinçer, “Ekrana bakma süresi, çocuk iki yaşına geldiğinde ise bir saatle sınırlandırılmalıdır. Bu dönemde çocuklar öz becerilerini kazanırlar ve tek başına yemek yeme becerileri gelişir. Bu nedenle bu dönemde daha dikkatli olunması gerekmektedir. Çocuklar kendi seçimlerini yapmaya başlarlar ve ekranla tanıştıklarında yağlı ve şekerli gıdaları tercih edebilirler. Yapılan çalışmalara göre, çocuklar ekran karşısında obeziteye neden olabilecek besinleri tercih etmektedirler. Ekran, çocuğun dikkatini dağıtarak onu yemekten alıkoyabilir. Bu durumda çocuk yemeğe odaklanamaz ve ekrana hipnotize olabilir. Dolayısıyla önündeki yiyeceğin farkına varamaz. Bir diğer olumsuz etki ise açlık ve tokluk hissinin etkilenmesidir. Çocuğun tüm ilgisi ekrana yönelik olduğunda tokluğun farkına varmayabilir, bu da obezite riskini artırabilir" diye konuştu.



“Gıda sektörünün hedef aldığı asıl kitle çocuklar”

52 yaşında anne oldu! 600 gram dünyaya geldi! İşte son hali... 52 yaşında anne oldu! 600 gram dünyaya geldi! İşte son hali...


Çocuğun ekranda oyun oynarken sempatik sistemini harekete geçirdiğini ve stres oluşturduğunu dile getiren Dinçer, "Yemek yeme esnasında yaşanan stres, ödül merkezini uyarıyor ve çocuklar ödül olarak şekerli ve yağlı yiyecekleri tercih ediyorlar. Aynı zamanda ekran karşısında fazla vakit geçiren çocuklar kontrolsüz reklamlara maruz kalıyor. Gıda sektörünün hedef aldığı asıl kitle çocuklardır; erişkinler daha kontrollü davranırken çocuklar tam tersidir. Markete gittiğinde çocuklar genellikle ilk olarak fastfooda yönelirler. Ne kadar çok ekran önünde vakit geçirirse, olumsuz beslenme alışkanlıklarını o kadar çok benimser. Eğer kontrol altına alınmazsa, bu kısır döngü oluşturur” şeklinde konuştu.


Dinçer, şöyle devam etti:
"Yapılan bir çalışma, 0-2 yaş aralığındaki çocukların üçte birinin televizyon karşısında yemek yediğini ortaya koyuyor. Bu, oldukça yüksek bir orandır ve çocukların belirtilen yaş sınırlarından önce ekranla tanışmasından kaynaklanır. Verilere göre, çocukların yüzde 75'i önerilenden daha fazla süre ekran karşısında vakit geçiriyorlar. Bu durum, doğal olarak obezite riskini artırırken, diyabet ve diğer hastalıkların görülme sıklığını da artırabilir. Aynı zamanda, bu durum çocukları sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda sosyal ve bilişsel olarak da olumsuz etkileyebilir. Bu şekilde, tam potansiyellerine erişememiş bireyler olarak hayatlarına devam etmek zorunda kalabilirler.”

“Yemek esnasında ekranın kapalı olması gerekiyor”


Çocukların ebeveynlerini rol model aldığını belirten Sosyal Pediatri Bilim Dalı Başkanı Dinçer, açıklamasını şöyle tamamladı:
“Burada ebeveynlere büyük bir sorumluluk düşüyor. Öncelikle ebeveynler olarak kendi alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Yemek esnasında öncelikle ekranın kapalı olması önemlidir. Eğer çocuk ekrana alışmışsa, onun alışkanlığını değiştirmek kolay olmayabilir, bu yüzden hemen bırakmasını beklemek gerçekçi olmayabilir. Katı disiplin ve cezaların caydırıcı olmayabileceği unutulmamalıdır. Büyük değişiklikler yaparken çocuktan bir şey alınıyorsa, onun yerine bir alternatif sunulmalıdır. Benim önerim, ebeveynlerin ve çocukların zamanlarının sıkıntı olmadığı durumlarda güzel aktivitelere yönelmeleri ve bu konuda çocukları teşvik etmeleridir. Tabii ki, ekranı tamamen kısıtlayamayız; ancak belirli saatler ve sınırlamalar eşliğinde çocuğun ekranda sevdiği aktiviteleri yapmasına izin verebiliriz.”

Editör: Meryem TORUN