İNCELEME: FURKAN ÖZEL

1980'lerin başından bu yana bir dizi yönetim alt disiplininde büyüyen bir literatür, bürokrasi çağının sona erdiğini veya sona ermekte olduğunu iddia etmekte. Bu durumun paradigma değişikliği, temel dönüşüm, derin bir değişim, derin bir kırılma, yeni bir örgütsel anlayış gibi kökten bir değişim olduğu iddia edildi.[1] Bu değişimdeki temel amaç ise‘bürokrasinin ötesine geçmek’ olduğu söylendi.

Tabii bu dönüşümün bu kadar kökten olup olmadığı da bir başka tartışma konusu.

Ayrıca bu dönem dünyada, küreselleşmenin ve sermayenin yersiz yurtsuzlaştığı bir dönem olarak anılmaktadır. Oluşmakta olan bu dönem, kendisine özgü gereklilikleri ve değişimleri beraberinde getirmiştir. Bu değişimlerden etkilenen alanlardan birisi de bürokrasi olmuştur. 1980’li yıllara kadar işlevselliğini koruyan modern bürokrasi, artık günün ihtiyaçlarına uygun bir şekilde yeniden şekillendirilmeye çalışılıyor. Özellikle Max Weber’in kurama oturttuğu ve literatüre Weberyan Bürokrasi kuramı olarak geçen bu anlayış, belirli alanlarda günün ihtiyaçlarına cevap veremez duruma geldi.

Bu noktada karşımıza ‘postbürokrasi’ kavramı çıkmaya başladı. Postbürokrasi, temelde bürokrasinin rasyonalitesini almakla birlikte işleyiş anlamında belirli noktalarda ayrışıyor. Özellikle gerek özel sektör, gerekse de kamu kurumları, müşteri ve vatandaşlarına verdikleri hizmetleri daha kaliteli ve hızlı bir şekilde gerçekleştirebilmeleri için belirli değişimlere gittiler. Burada, Weberyan Bürokrasi içerisinde yer alan katı, hiyerarşiye önem veren, bilginin yukarıdan aşağıya aktarıldığı ve herkesin bu bilgiye erişiminin mümkün olmaması, aşılması gereken unsurlar olarak görüldü. Bu anlayış sonucunda özellikle kapitalist ilişkilerin yoğun olduğu yerlerde postbürokratik kamu yönetimi anlayışı yaygınlık kazanmaya başladı.

Özellikle günümüzde de teknolojiyle birlikte iş yaşamına giren sanal ağ örgütleri, evden çalışma, serbest çalışma (freelancer) gibi işlerde çalışan kişilerin Weberyan Bürokrasiden kaçmaya yönelik girişimleri de postbürokrasinin oluşmasında etkili oldu. Bu tarz işlerde çalışan kesimin hızla artması, mekâna ve zamana tabi olmak istememeleri, geleneksel patron-çalışan ilişkilerini dönüşüme uğrattı.

Bu noktada sanal ağ örgütlerinden, evden çalışan veya serbest çalışan kişilerden maksimum verim alabilmek için postbürokrasinin anlamının Türkiye’de daha iyi anlaşılması gerektiğini düşünüyorum.

Özellikle günümüzde ‘Z’ kuşağı olarak anılan gençlerin yaşama ve iş hayatına bakışları, geleneksel patron-çalışan ilişkisinden ziyade postbürokratik yapılanmaya uygun düşmektedir. Bu noktada Türkiye’deki kamu ve özel sektörün de yapılanmalarını, çalışma yaşamına katılacak kuşaklara göre güncellemeleri gerekmektedir.


[1]BrendanMcSweeney, AreWeLiving in A Post-BureaucraticEpoch?,Published in Journal of OrganizationalChange Management, 2006, Vol. 19 No. 1, p.1