İNCELEME/MERYEM TORUN

Beş Şehir kitabında Bursa'yı "Bursa'da Zaman" diyerek diğerlerinden ayırır Tanpınar. Şimdiye kadar gördüğüm şehirler içinde Bursa kadar muayyen bir devrin malı olan bir başkasını hatırlamıyorum diye de ekler. Tanpınar için Bursa her zaman ilk kuruluş çağının havasını saklar, onun arasında bizimle konuşur, onun şiirini teneffüs eder. 

Gözlerimizi şehre Tanpınar'ın bakışlarıyla çevirirsek bir rüyanın kapılarını aralar gibi oluruz. "Bursa'ya birkaç defa gittim ve her defasında kendimi daha ilk adımda bir efsaneye çok benzeyen bu tarihin içinde buldum, zaman mefhumunu âdeta kaybettim ve daima, bu şehre ilk defa giren ve onu yeni baştan bir Türk şehri olarak kuran dedelerimizin yaşayışlarındaki halis tarafa hayran oldum. Onlar zaferin kendilerine ilk gülüşü saydıkları bu şehri o kadar sevmişler, o kadar candan kucaklamışlar ki, hâlâ taşı, toprağı bu yükseltici ve şekil verici ihtirasın nurdan izleriyle doludur. Bu şehirde muayyen bir çağa ait olmak keyfiyeti o kadar kuvvetlidir ki insan "Bursa'da ikinci bir zaman daha vardır." diye düşünebilir."

Gümüşlü, Muradiye, Yeşil, Nilüfer Hatun, Geyikli Baba, Emir Sultan, Konuralp. Hepsinin Tanpınar için mazi dediğimiz o uzak masal ülkesinden toplanmış hususî renkleri, çok hususî aydınlıkları ve geçmiş zamana ait bütün duygularda olduğu gibi çok hasretli lezzetleri var.

*Misi (Gümüştepe)

*Muradiye Külliyesi

*Yeşil

*Geyikli Baba

*Emir Sultan

Bursa sokaklarınında bir gezintiye çıkın ve zihninizde bu satırlarla etrafı seyredin. Bırakın şehir sizi Tanpınar'ın içine düştüğü hülyalara kaptırsın.

”Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.