İNCELEME: ALİ EREN DEMİR
Sanal dünya, bireylerin kendi sınırlarını aşabileceği bir alan olarak görülebilir. İnsanlar, bu sanal ağlar aracılığıyla içinde bulundukları fiziksel dünyanın sınırlarını aşma potansiyeline sahip olmaktadır. Bu nedenle, sanal ağlar, insanların hayallerini gerçekleştirebilecekleri bir platform olarak büyük ilgi görmektedir. Özellikle gençler arasında, hızlı bir şekilde zengin olma ve başarıya ulaşma fikrini sunan içerikler ve kanalların sayısı hızla artmaktadır. Bu içeriklerin temelinde, geleneksel oluşumların dışında yer alan bir duruş ve “kendi kendini yetiştirmiş adam” kültürü gibi unsurlar bulunmaktadır.
Marka olarak bireyler kendilerini sunmaya başlamıştır. Bununla birlikte, bu içeriklerin ardında gerçekten “gerçek” olanı arzulayan insanlar mı yoksa aldatıcı bir dünya içinde sürüklenenler mi olduğunu sorgulamak önemlidir. Gerçekten asgari bir ücretle çalışan birisi çevresinin tüm sosyoekonomik özelliklerinden bağımsız olarak, “kendini geliştirirse” ertesi hafta Dubai’de içkisini içebilir mi? Tabi bu içki hayali yine bu sosyal içeriklerin zengin olunca tapılacak tek hayali olarak karşımıza çıkıyor. Bu sahte ekonomik vaat içerikleri mali bir zenginliğin beraberinde getireceği kültürel ve sosyal sermaye hayallerinden öte bireysel hayallere sıkıştırılmış durumdadır.
Sanal dünyanın yaygınlaşması, bir dizi sosyolojik ve kültürel etkiyi beraberinde getirmiştir. İnsanlar, fiziksel sınırlamalardan uzaklaşarak, siber mekanlarda farklı kimlikler yaratma, farklı deneyimler yaşama ve özgürce ifade etme fırsatı bulmaktadır. Bu durum, bireylerin toplumsal normlardan ve beklentilerden bağımsız olarak kendilerini ifade etme arzusunu beslemektedir. Ancak, sanal dünyadaki içeriklerin gerçeklikle bağlantısı ve içeriğin üretildiği kişilerin niyetleri konusunda eleştirel bir düşünce yapısı benimsemek gerekmektedir. Birçok içerik üreticisi, başarıya ulaşmanın kolay ve hızlı yollarını vaat ederek insanları cezbetmektedir. Bu içeriklerin bazılarında, gerçeklikten kopuk bir yaşam tarzı sunulmaktadır ve maddi zenginlik, başarı ve statü gibi hedeflerin ön plana çıktığı görülmektedir. Bu noktada, “gerçek” olanı arzulayan insanlar ile yanıltıcı bir dünya içinde sürüklenenler arasındaki ayrım önem kazanmaktadır. Bazı bireyler, siber mekanı gerçek hayattan ayrı tutarak, içerikleri sadece bir eğlence aracı olarak kullanırken, diğerleri ise bu içeriklerin etkisine kapılarak gerçeklikle bağlantılarını kaybedebilir. Sanal dünyada sürdürülen yaşamların gerçeklikle çelişkili olabileceği ve bazı durumlarda yanıltıcı olabileceği göz ardı edilmemelidir. Bu yanıltıcı içeriklerin temeli belki de ger kalan tüm sosyal içeriklerini belirleyen ekonomik bağlamlar içeren gönderilerdir diyebiliriz.
Finansal konular ve zenginlik, özellikle günümüzde insanlar arasında büyük ilgi uyandıran bir konudur. Son yıllarda, çevrimiçi platformlar, özellikle YouTube ve TikTok gibi video tabanlı platformlar, finansal başarı ve zenginlik vaat eden içeriklerle dolmaktadır. Bu içeriklerde kendini finans uzmanı olarak tanıtan kişiler, genellikle popülerlik ve takipçi sayısını artırmak amacıyla iletişim taktiklerine ve kodlara başvurmaktadır. Ancak, bu içeriklerde sunulan hızlı başarı vaadiyle bağlamsız tavsiyelerin gerçeklik payını anlamak ve değerlendirmek oldukça zor bir hale gelmektedir.
Sosyal medyayı az çok kullanan birinin aklına hemen birkaç fenomen gelebilir. Bu fenomenler, sosyolojik açıdan incelendiğinde, gençler arasında finansal başarıya duyulan büyük özlemin ve talebin bir yansıması olarak görülebilir. Gençler, rekabetçi bir toplumda daha iyi bir yaşam elde etmek, maddi güvenlik sağlamak ve sosyal statü kazanmak için finansal bağımsızlık ve zenginlik arayışına yönelmektedir. Çevrimiçi platformlar, gençlere kolay yoldan zengin olma vaadiyle sunulan içerikler aracılığıyla bu talebi karşılamaktadır. Ancak, bu içeriklerde sunulan tavsiyelerin gerçekliği ve geçerliliği konusu ciddi bir endişe kaynağıdır.
Hızlı başarı vaadiyle sunulan kısa videolar, karmaşık finansal konuları basitleştirerek ve belirsiz bir şekilde sunarak gençleri cezbetmektedir. Ancak, bu tür içeriklerde sunulan tavsiyelerin finansal gerçeklikle ne kadar uyumlu olduğunu veya gerçekten uygulanabilir olup olmadığını değerlendirmek oldukça zordur. Bu durum, medya aracılığıyla iletilen bilgilerin güvenilirliği ve doğruluğu konusunda daha geniş bir tartışmayı da beraberinde getirmektedir. İçerik üreticileri, genellikle popülerlik ve ticari kazanç hedefleriyle içeriklerini şekillendirmekte ve hedef kitlelerine ilgi çekici ve dikkat çekici bir şekilde sunmaktadır. Bu da gerçekçilikten uzak veya basitleştirilmiş bir anlatı oluşturabilme potansiyeline sahiptir. Bu kişisel gelişim içeriklerindeki konuşmacılar genellikle kendi başarı hikayeleriyle kendilerini tanıtmakta ve bu hikayeleri kullanarak “iş başarısı”nı övmektedir. Kendi kendini yetiştirmiş ve şimdi zengin olan kişilerin hikayeleri, içeriklerin odak noktasını oluşturmaktadır. Ancak bu içerikler genellikle yapısal sorunları göz ardı ederek zenginliği vurgulamaktadır.
İnsanların neden kuryelik, işçilik, garsonluk yaptığını sorgulayan bu içerikler, daha iyi bir hayat için dolar kazanmayı, şirket kurmayı öğütlemekte ve eğer “iyi bir kişisel gelişim” alırsak zengin olup, “şirinleri görebileceğimizi” söylemektedir. Bu anlamda bu içerikler gerçek dünya ve yapısal engeller yerine, kişisel başarı hikayeleri üzerinden zenginlik vaat eden bir söylem oluşturulmaktadır.
Üniversite eğitimi, sahte finans uzmanları tarafından küçümsenmekte ve zenginlik elde etmek isteyenlere yönelik olarak zaman kaybı olduğu iddia edilmektedir. Bu yaklaşım, üniversite eğitiminin değerini azaltan bir karşıtlık içermektedir. Ancak, bu iddianın gerçekliği sorgulanmalıdır, çünkü birçok başarılı iş insanının üniversite eğitimi aldığı bilinmektedir. Sahte finans uzmanlarının üniversite eğitimini küçümsemesi, genellikle kısa vadeli ve hızlı başarıyı vurgulayan bir düşünce tarzıyla ilişkilendirilebilir. Bu düşünce tarzı, anında zenginlik elde etme hedefini öne çıkararak, üniversite eğitiminin zaman ve para kaybı olduğunu savunur. Ancak, bu yaklaşımın gerçeklikle ne kadar uyumlu olduğu ve temelindeki önermelerin dayanaklarının neler olduğu ciddi bir değerlendirme gerektirmektedir.
Öncelikle, üniversite eğitimi sadece maddi kazanç için değil, aynı zamanda kişisel ve entelektüel gelişim için de önemli bir rol oynamaktadır. Üniversiteler, disiplinlerarası bir yaklaşımla öğrencilere geniş bir bilgi ve beceri yelpazesi sunmakta ve kritik düşünme, analitik yetenekler, iletişim becerileri gibi önemli becerilerin geliştirilmesine katkıda bulunmaktadır. Bunlar, iş dünyasında başarıya ulaşmada önemli bir rol oynayabilir ve sadece sahte finans uzmanlarının sunabildiği kısa vadeli çözümlerle karşılaştırılamaz. Ayrıca, birçok başarılı iş insanının üniversite eğitimi aldığı ve bu eğitimin onlara değerli bir temel sağladığı bilinmektedir. Üniversite, öğrencilere teorik ve pratik bilgileri birleştirme fırsatı sunarak iş dünyasında rekabet avantajı elde etmelerini sağlayabilir. Üniversite eğitimi, ağ oluşturma imkanları, staj ve stajyerlik fırsatları gibi iş dünyasıyla bağlantıları güçlendirebilecek unsurları da içermektedir. Dolayısıyla, üniversite eğitimi, başarılı bir iş kariyeri için önemli bir temel olabilir.
Sahte finans uzmanlarının üniversite eğitimini küçümseyen yaklaşımı eleştirel bir perspektiften değerlendirmek önemlidir. Bu yaklaşımın temelinde hangi çıkarların yer aldığı, finansal hedeflerin ne kadar gerçekçi olduğu ve uzun vadeli sürdürülebilirlikten ne kadar uzak olduğu gibi soruları sormak gerekmektedir. Ayrıca, bu iddiaların gençler üzerindeki etkisini ve iş dünyasında üniversite eğitiminin değerini nasıl etkilediğini de eleştirel bir gözle değerlendirmek önemlidir. Üniversite eğitimi, kişisel ve entelektüel gelişim, beceri kazanımı ve iş dünyasında rekabet avantajı sağlama açısından önemli bir rol oynayabilir. Üniversite eğitiminin değerini sorgulamadan önce, bu iddiaların dayanaklarının ve uzun vadeli sonuçlarının ne olduğunu anlamak önemlidir.
Yine bu çevrimiçi içeriklerde finansal başarı ve zenginlik vaat eden söylemler, iletişim taktiklerinin etkileyici bir şekilde kullanımıyla dikkat çekmektedir. Bu içerikler, kendini finans uzmanı olarak tanıtan kişilerin sahte podcast tarzında görüntülerini kullanarak güvenilirlik kazanmaya çalışmaktadır. Büyüleyici bir konuşma tarzı benimseyerek izleyicileri etkilemeyi hedeflemektedir. Bunun yanı sıra, video içeriklerinde duygusal olarak etkileyici müzikler ve görsel unsurlar kullanılarak bir atmosfer yaratılmaktadır. Başlıklar, tıklama tuzağı oluşturacak şekilde tasarlanmakta ve değerli ve dönüştürücü bilgilere erişim vaadi vermektedir. İçerikler ayrıca “nasıl başarılı olunur” konusunda tavsiyeler sunmaktadır. Ancak bu tavsiyelerin gerçekçiliği sorgulanmalıdır, çünkü birçoğu muhtemelen gerçekleşmeyecek başarı vaatlerini içermektedir. Bu durum, sosyal medya ve çevrimiçi platformlar aracılığıyla iletişimde kullanılan dil ve görsel stratejilerin analizini gerektirmektedir.
İçerik üreticileri, popülerlik, takipçi sayısı ve gelir elde etme hedefleriyle içeriklerini şekillendirerek, etkili bir iletişim sağlamayı amaçlamaktadır. İzleyicileri çeken, merak uyandıran ve duygusal tepkileri tetikleyen unsurların kullanılması, içeriğin etkileşimini artırma amacını taşımaktadır. Bununla birlikte, bu taktiklerin etik ve dürüstlük açısından sorgulanması gerekmektedir. Sözde finans uzmanları, gerçeklikten uzak ve abartılı iddialarla izleyicileri cezbetmekte ve umutlandırmaktadır. Bu içeriklerde sunulan hızlı başarı ve zenginlik vaatleri, genellikle gerçekçilikten uzaktır ve birçok insanın gerçekleşmesi mümkün olmayan hedefler olarak kalır. Bu fenomeni eleştirel bir sosyolojik perspektifle incelemek, medya ve iletişim süreçlerini anlamak için önemlidir. İzleyicilerin bilinçli bir şekilde içerikleri değerlendirmesi, sunulan tavsiyelerin gerçekçiliği ve güvenirliği konusunda eleştirel bir düşünce yapısına sahip olması önemlidir. Ayrıca, bu içeriklerin finansal okuryazarlık düzeyini nasıl etkilediği ve gençlerin finansal kararlarını nasıl etkilediği gibi sosyal ve kültürel sonuçları da araştırmak gerekmektedir.
Sonuç olarak, çevrimiçi platformlarda finansal başarı ve zenginlik vaat eden içerikler, iletişim taktiklerinin etkileyici kullanımıyla büyük ilgi uyandırmaktadır. Ancak, bu içeriklerin gerçekçilik düzeyi ve sunulan tavsiyelerin uygunluğu sorgulanmalıdır. Medya okuryazarlığı, eleştirel düşünme becerileri ve sosyal analiz, bu fenomeni anlamak ve içerikleri değerlendirmek için önemli araçlardır.
Ve son olarak, çevrimiçi finans uzmanlarının vaatlerinin gerçekliği sorgulanmalı ve içeriklerin gerçeklik payı değerlendirilmelidir. Bu içeriklerin birçoğu yanıltıcı ve gerçek dışı gibi görünmektedir. Sahte finans uzmanları, bu içerikler aracılığıyla bilgilerini ücretli kurslarla pazarlamakta ve boş spekülasyonlar ve pazarlama taktikleriyle dolu bir dünyaya katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle, bu içeriklerin sağladığı bilgileri ve vaat ettikleri başarıları sorgulamak önemlidir.