Frutti Extra Bursaspor ve Onuralp birlikte bir hikaye yazıyorlar. Geçen sene başlayan bu hikaye bir başarı hikayesi kadar bir sevgi hikayesi olarak yazılmaya da devam ediyor.

Uzun zamandır bir Türk oyuncunun bir takımı bu kadar taşıdığına şahit olmamıştım. Yavaş yavaş büyüyor Onuralp ve bunu çok planlı bir şekilde yapıyor. Önce takımın parçası oldu, sonra güvenilir ismi. Ama artık takımın en büyük yıldızı.

Sadece yetenekleri ile değil, davranışları ile de ‘Bursa:Benim’ diyor. Maç sonunda Onuralp liderliğinde tüm takımın mutluluğu, içten, samimi ve sıcak bir şekilde taraftarlarla paylaşması bu salonu sadece başarı ile değil sevgiyle de dolduruyor.

Güzel bir kariyer bekliyor Onuralp’i. Çok uzak olmayan bir zamanda Bursa-Onuralp birlikteliği fiziksel olarak bitecek. Ama bence hem Onuralp için hem de Frutti Extra Bursa için bu sevgi hep yaşayacak.

Maça gelirsek...

Aslında beklenenden zor bir maç oldu. İlk yarıda Onuralp ve Needham haricinde skora destek veren çıkmadı. Onlar kenara gelince hücum iyice tıkandı.

Rakibin fiziksel ve sert oyununa bir türlü cevap veremeyen Frutti Extra Bursaspor'un uzun rotasyonu hem savunmada hem hücumda çok aksadı.

Maç boyunca gayet basit pas oyunlarıyla Bursaspor'un pota altını kendi oyun alanına çeviren Cluj takımı, yaratıcılıktan bu kadar uzak olmasına rağmen skor bulmakta hiç zorlanmadı.

İkili oyunları ve uzundan uzuna pasları bütün maç boyunca işlediler. Meındl ve Richard maçın son bölümü dışında oyunun içine girememesi Frutti Extra Bursaspor'un maçın kontrolünü elinde tutmasına fırsat verdi.

3.çeyreğin son bölümüne kadar Frutti Extra Bursaspor'un uzunları Auguste, Dudzinski, Ahmet ve Yiğitcan'dan sadece 3 sayı gelmişti. Ancak son bölümde önce Auguste, devamında Dudzinski'den gelen 9 sayılık katkı sonrasında artık ipler tamamen Bursa temsilcisinin eline geçti.

Bu bölümde geçiş oyunlarından kaynaklanan basit sayılar da gelmeye başlayınca - ki bu oyunlardan tam 21 sayı geldi - sıkıntılı geçen maçın sonu, kolay oldu.

Atılan 95 sayının 47’si Onuralp / Needham ikilisinden geldi. Geç açılan Clemmons’ı da bu ikiliye eklediğimde bu sayı 63’e çıkıyor ki bu takımın zaten çok geniş olmayan rotasyonu için çok da olumlu bir dağılım değil.

Son olarak maçı salonda izleme şansı yakaladığım için salondaki harika atmosferden bahsetmek istiyorum. Basketbol, seyircinin etkisinin oyuna çok yansıdığı bir spor. Hem hakemler hem rakip üzerindeki baskı ile birlikte takımın enerji bulması, motive olması, seyirci performansına bakıyor.

Dün harika bir seyirci vardı salonda. Maçın her anından oyunun içindeydiler. Güzel ve sıcak bir ortam yaratılmış durumda. Sponsorların da verdiği katkıyla bu ortam tam bir basketbol keyfi yaratıyor. Maç sonunda da tüm salonun galibiyeti hem oyuncularla hem koç Alimpjevic ile beraber kutlaması en az galibiyet kadar keyifliydi.