Merhaba Sayfa16’nın değerli okuyucuları ve takipçileri.
Yeni bir haftada yeni bir yazıyla yeniden sizlerle birlikteyiz. Bu haftaki yazımızın konusunu belirlemek tahmin edebileceğiniz gibi çok zor olmadı. Zira içinde bulunduğumuz haftada 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutladık ve bir öğretmen olarak ben de bu haftaki yazımı öğretmenlere ve öğretmenliğe ayırdım.
Söze başlarken bu kutsal mesleği seçmemde bana ilham kaynağı olan ve öğrettiklerine, tavsiyelerine hep sadık kalmaya çalıştığım başta ilk öğretmenim ve meslektaşım babam olmak üzere kıymetli öğretmenlerime bir kez daha bu sayfadan teşekkür etmek istiyorum.
Benim öğretmen olmaya karar vermemde de branş olarak edebiyatı tercih etmemde de ve lisans eğitimini tamamladıktan sonra bu mesleği hep en iyi şekilde yapabilme çabası içinde olmamda da elbette ki öğretmenlerimin özellikle de edebiyat öğretmenlerimin payı yadsınamaz.
Bu vesileyle edebiyatı sevmeme vesile olan ilk edebiyat öğretmenim Serpil Gence’ye, derslerini hep büyük bir keyifle takip ettiğim ve ben öğretmen olmalıyım hem de edebiyat öğretmeni olmalıyım düşüncesinin bende netleşmesini sağlayan Kadir Güzelkan’a, sınavlara hazırlandığım dönemde desteğini hiç esirgemeyen matematik öğretmenim Kenan Altuntaş’a, bugün hâlâ ne zaman bir konuda yardıma ihtiyacım olsa ya da cevap aradığım sorularım olsa koşa koşa kapılarını çaldığım ve her defasında o kapıları sonuna kadar açmaktan bıkmayan kıymetli, Prof.Dr. Alev Sınar Uğurlu ve Prof.Dr. Hatice Şahin hocalarıma sonsuz şükranlarımı sunuyorum.
Bir insanın başına gelebilecek en güzel şeylerden biri, iyi bir öğretmenle yollarının kesişmesidir. Yukarıda kendilerinden bahsettiğim kıymetli öğretmenlerimden de anlaşılacağı üzere benim bu konuda oldukça şanlı olduğumu söylemek herhalde abartılı bir söylem olmayacaktır.
Peki kimdir öğretmen? Öğretmen, her şeyden önce sizi anlayan, tanıyan ve sizi değiştirmeye değil geliştirmeye çalışan kişidir. Gücünüzü, kabiliyetlerinizi, potansiyelinizi fark etmenizi sağlayan kişidir. Sadece doğruları anlatan değil, yaşamıyla, yaklaşımlarıyla size anlattığı değerleri yaşayan kişidir öğretmen. Ödev yapmadığınızı siz söylemeseniz de fark ettiği gibi, canınızın sıkkın olduğunu da fark eden kişidir öğretmen. Sınavlarda yaptığınız doğrulara puan verdiği gibi, davranışlarınızdaki doğruları da takdir eden kişidir öğretmen. Yanlış yaptığınız soruların doğru çözümlerini anlattığı gibi, eylemlerinizdeki yanlışların da doğrularını gösterendir öğretmen. Pes etmemeyi, denemekten korkmamayı öğütleyendir öğretmen. Fedakâr sözcüğünün anlamını sözlüklerden öğrenebilirsiniz elbette ama bu sözcüğün vücut bulmuş halidir öğretmen.
Her şey bu kadar güzel mi mesleğimiz için? Maalesef hayır!
Tüm bu saydıklarımızın yanı sıra, son yıllarda, kamuda çalışanlar için, mesai saatleri, tatilleri vs üzerinden yürütülen karalamalarla; özel sektörde çalışanlar içinse – öğretmenlerine hak ettiği itibarı ve çalışma şartlarını sunan kurumlar müstesna - ekonomik zorluklar, bitmek bilmeyen çeşitli talepler ve zorlayıcı çalışma koşulları ile adeta saygınlıkları zorla yerle bir edilmeye çalışıldığı halde, tüm etik değerlerine sahip çıkarak mesleğini icra etmeye çalışandır öğretmen. Yaptığı işe bir meslek dalı olarak değil bir yaşam biçimi olarak bakmaktır öğretmenlik. İşte bu yüzdendir ki “İşe gidiyorum.” değil “Okula gidiyorum.” der, öğretmenler.
Toplum düzeninde, sosyal hayatta ileri seviyelere çıkmak, muasır medeniyetlere ulaşmak ancak eğitimle olur ve bunu sağlayacak olanlar da öğretmenlerdir. Başöğretmen Mustafa Kemal’in de dediği gibi yeni nesil öğretmenlerin eseri olacaktır. Bu da ancak saygınlığı korunan, hak ettiği değeri gören öğretmenlerle mümkündür. Öğretmenler olarak bizlerin, taşıdığımız sorumluluğun bilincinde, her türlü engele rağmen bu sorumluluklarımızı yerine getirdiğimiz, öte yandan da bu kutsal mesleğin her yönüyle hakkının teslim edildiği günlere ulaşmak dileğiyle, bir kez daha kutlu olsun 24 Kasım Öğretmenler Günü.