Gelecek sezonun ilk 11’i bu sezondan %80 farklı olacaktır. Şimdi elimizde ne oynatmak istediğini bilen bir hoca ve Bursaspor’un vizyonunu arşa çıkarmış bir yönetim var. Bu anlayışa uygun bir kadro da kurulursa güneşli ve güzel günler sürecektir.
Bursaspor, tarihinde hiç görülmemiş şekilde herkesten önce ununu eleyip eleğini asarak sezon sonunu haftalar öncesinden getirdi. Sezon başı sağlanan birlikteliğin sezon içerisinde de devam etmesi, gemiyi limana sağ salim yanaştırmak konusunda epey yardımcı oldu.
Yönetimin sezona başlarken yaptığı en iyi işlerden biri de Pablo Martin Batalla gibi bir efsane ile yola çıkması oldu. Böyle bir isim ve güvenilir yönetimin etrafında kenetlenen camiaya kombine satmak çok da zor olmadı ve rekor kombine ile sezon başlangıcı yaptık.
Haftalar ilerledikçe alınan sonuçlar insanları memnun etse de stadyuma gidenlerin büyük çoğunluğu oynanan oyundan memnun kalmıyor ve yavaş yavaş bir takım tepkiler oluşuyordu. Camia bu homurtular sonucu küçük de olsa üç kutba bölünmüştü. Birincisi Pablo’ya saygı ve sevgi duyanlar ancak oyunu da eleştirenlerden, ikinci grup oyunla ilgili eleştirilere; ‘Bu ligde futbol oynanmaz’, ‘Takım yeterli değil’ argümanlarıyla karşı eleştiri getirenlerden ve üçüncü grup da oyunu beğenmeyenler ama Pablo’nun camiadaki kült imajından dolayı susanlardan oluşuyordu. Dönem dönem başkan Enes Çelik’in açıklamaları da, Pablo ile ilgili bakış açısı konusunda farklılar olduğunu gösteriyordu.
İlk yarı namağlup ancak içerideki felaket kötü bir Karşıyaka maçıyla sonuçlandı. Şans eseri yenilmedik ancak ilk yarıdan maç 3-0 olabilirdi. Homurtular, Karşıyaka maçı ve Pablo ile Enes Çelik arasındaki görüş ayrılıkları Pablo ile yol ayrımını getirdi. Ancak her iki tarafın da adım atmasıyla geri dönüş sağlandı ve yola kaldığı yerden devam edildi.
Ve İkinci Yarı Başladı
İkinci yarı başlamış ve oyun anlamında olumlu bir değişim olmamıştı. 22. haftadaki Kütahya mağlubiyeti ve akabindeki Kuşadası beraberliği neticesinde 5’e inen puan farkı yönetime “artık hamle yapmalı” mesajını veriyor ve yönetim de zaten devre arası kopan ipleri artık tutmuyor ve Pablo ile yollar ayrılıyordu.
Pablo sonrası kimi getirirsen getir bizim gibi camiaları memnun etmek mümkün değildir. Çünkü maalesef bizim gibi camialarda popüler isimler üzerinden popüler hareketler daha çok prim yapar. Aslında bizi tüketen ve tüketecek olan bu anlayış lakin o da farklı bir yazının konusu.
Yönetim tüm bunların arasında “Adem Çağlayan” gibi görece riskli bir karar verip takıma kendi oyun sistemi olan bir hoca getirdi. Hocanın ilk işi de 3’lü savunmaya dönmek oldu. Bununla beraber orta sahadaki oyuncuları sabit yerlerinden kurtarıp hepsinin hareketli olmasını istedi. Kendi kurmadığı kadro ve bu kadroya uygun olmayan sistemi ile bu çok büyük bir riskti. Üst üste aldığı galibiyetler ile hoca hem kredisini yarattı hem de göze hoş gelen oyunun bu liglerde de oynanabileceğini herkese gösterdi. Dün akşam alınan “hoca ile devam kararı” Adem Çağlayan açısından bu işin meyvesi oldu diyebiliriz.
Önümüzde sezon kadro yapılanmasına bu doğrultuda başlandığını düşünüyorum. Sahaya inersek;
Kalede Anıl Atağ ile devam edileceğini ve yanına da Kerem Matışlı’yı koyacağımızı düşünüyorum. Bu bölge için transfer adına olmazsa olmaz beklentim yok.
Savunma tandeminde ise hocanın oynattığı sistemin en önemli yerlerinden biri. Bu sistemde ayakları düzgün ve hızlı stoperleriniz olmalı. Tabiri caizse topu şişirmeyecek ve oyun kurabilecek stoperler. Bu tarz stoperler günümüzde üst liglerde bile yok. Burası için hangi isimlere gidilecek merak içindeyim. Mehmet Yiğit, Taha Can Velioğlu ve Furkan Saki'nin kalacağını düşünüyorum. Furkan Emre Ünver ile yolları ayırıp üzerine 2 transfer buraya bekliyorum.
Beklere gelirsek; Hocanın sisteminde bek oyuncuları değil komple sağ ve sol koridoru kullanabilen oyuncular olacak. Bu bölgeler için de b iri sağ bek, diğeri sol bek olmak üzere en az 2 transfer beklediğimi belirteyim. Berkan Mahmut Keskin ile yola devam edilmeyeceğini ve hocanın sistemine uymadığını düşünüyorum.
Orta saha kurgusunda mevcut oyunculardan sadece Musa Çağıran ve Yiğit Ali Bayrak ile devam edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Buraya da en az 2 transfer beklediğimi belirteyim. Zaten sezon öncesi anlaşıldığı ifade edilen 2 isim de bu bölgenin oyuncusu. Hoca bu bölgede oyuncularından sürekli yer değiştirmesini bekliyor. Buna uygun oyuncular alınacaktır.
İleri uçta ise eldekilerden sadece Muhammed Demir ile devam edileceğini İlhan Depe, Sedat Cengiz, Mücahit Can Akçay ve Tahir Babaoğlu ile yolların ayrılacağını düşünüyorum. Muhammed Demir’in sakatlık durumu da bu bölgede en büyük soru işaretlerinden biri. Son yıllardaki oynama ortalaması düşünüldüğünde Muhammed Demir üzerinden bir plan yapmak da risk. Velhasıl ileri uçta büyük değişiklikler olmasını bekliyorum.
Gelecek sezonun ilk 11’i bu sezondan %80 farklı olacaktır. Görüşülen oyuncular ve şimdiden anlaşılan isimler de bu iddiamı destekler nitelikte.
Şimdi elimizde ne oynatmak istediğini bilen bir hoca ve Bursaspor’un vizyonunu arşa çıkarmış bir yönetim var. Bu anlayışa uygun bir kadro da kurulursa güzel günler sürecektir.
Şunu unutmayalım; Bursaspor’a hoca bir şekilde bulunur da -çok açık yazacağım- bu yönetim bir şekilde bırakırsa konuşacak Bursaspor’u bulamayız.