Malumunuz 14 Mayıs 2023 seçimleri yaklaştıkça ülkemizdeki genç nüfus seçim analizleri ve seçim tartışmaları için cazibe merkezine dönüşüyor. Resmi verilere göre ilk kez oy kullanacak genç seçmen sayısı yaklaşık 5 milyon olmakla beraber daha önce oy kullanmış ve gençlik kategorisine dâhil edilen nüfus ülkemizdeki seçmen sayısının takriben yüzde 25’ini oluşturuyor. Durum böyle olunca seçim dönemlerinde gençler haliyle kıymete biniyor.

Seçimler yaklaştıkça gençliğe yönelik tartışmaların dar alana sıkıştığı, unufak bir karaktere sahip olduğu ve bu tartışmaların gençliği homojen bir şekilde ele alarak onları sadece seçmen kitlesi ya da potansiyel bir oy bagajı olarak değerlendirildiği yadsınamaz. Seçim kampanyalarından siyasi figürlerin vaatlerine kadar bu kolayca fark edilebilir. Ancak öncesinde gençlik kavramı ile ifade etmek istediğimiz nedir? Hangi yaş grubunu ön planda tutuyoruz ve gençlik bu seçim için neden önem içeriyor? sorularına açıklık kazandırmalıyız. Akabinde yürütülen kampanyaların bir genç olarak genel değerlendirmesini yaparak yazımızı noktalandırabiliriz.

GENÇLER OY BAGAJI MI?

Gençlik kavramı üzerine tek tip bir tanım yapmak mümkün değil. Çünkü gençlik diye paranteze almaya çalıştığımız gruplar öncelikle tek tip değildir. Aynı zamanda bu tanımlamaları yaparken farklı bilim kollarından faydalandığımız için her bilim dalı kendi kriteri gereğince farklı tanımlamalara başvurabilmekte. Daha önemlisi tanım yapan ve tanım yapılan ilişkisi gençliği doğrudan nesne olarak ele aldığı için gençlik olarak ifade edilen grupların sesini inceltmekte. Gençliği tümüyle yaş kıstasıyla kavramak ve bu bağlamda ona çeşitli roller yüklemek gençliği; siyasiler, araştırmacılar tarafından kurgulanan bir döneme hapsederek onları dar alana mahkûm ettiği gerekçesiyle de eleştirilmiştir.

Bu nedenle gençliği; kültürel, psikolojik, sosyolojik, ekonomik, biyolojik, politik bağlamlarını dikkate alarak daha hassas ve ayrı ayrı kategorilerde anlamaya çalışmak gerekir. Zira genç dediğimiz nüfusu oluşturan tek bileşenin olmadığını akılda tutarak yaklaşmak ve o ölçüde bir anlayış geliştirmek elzemdir. Böylesine kapsamlı bir yaklaşımın benimsenmesi kesintisiz olarak tekrar edilen dar kalıplı kodların dışına çıkmak için önemli olduğu gibi gençlerin yüzeysel bir şekilde anlaşılmaması adına da önemlidir. Kuşkusuz ki genellemelerden kaçmak, tümüyle genellemeleri aşmak mümkün değildir ancak o genellenen grupların içerisindeki bireylerin biricik olduğu unutulmamalıdır.

Gençleri salt bir oy bagajı olarak görmek, onları bu farklılıklarından uzak ele almak gençliği vitrin nesnesi olarak algılamayı kaçınılmaz kılar. Mesela gençler sadece vergisiz oyun konsolu, bilgisayar ve araba mı ister? Dolayısıyla bu şekilde bir yaklaşım gençliği özne kılmaktan öte onu nesne olarak konumlayacak ve gençlik tasarımını oluşturanların hedefleri ve düşünceleriyle onları sınırlayacaktır. Bu nedenle gençliği tanımlarken yaş unsuru ile sınırlı tutmamak ve sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik, psikolojik, biyolojik, politik ve türevi detayları dikkate alarak multidisipliner bir anlayışla yaklaşmak gerekir. Yanı sıra gençliği anlamaya çalışırken gençliğin kendini nasıl tanımladığı ön plana alınarak kendi tanımlamalarını destekleyici güçlendirmelere alan tanıyacak hamleler yapılmalıdır. Bunun yanında bugünlerde konuşulan ve ön planda tutulan gençlik kavramını, vurgulanan yaş kıstası ile dikkate aldığımızı ve yukarıdaki uyarıları ön planda tutarak ödünç şekilde kullandığımızı vurgulamalıyız. Bu yaş aralığı ise 18-30 olarak ifade edilebilir. Gençliği bu seçim için siyasilerin gözünde önemli kılan ayrıntının da oy potansiyeli bakımından belirleyici role sahip olduğu söylenebilir. Ortalama her dört seçmenden birini oluşturan bu gençler bir ölçüde seçimin belirleyeni konumundadır.

İNSANLAR, BABALARINDAN ÇOK ZAMANLARININ ÇOCUKLARIDIR

Öncelikle Marc Bloch’un veciz ifadelerini ödünç alarak sözlerimizi sürdürmek bizlere açılım sağlayabilir. Bir kitabında şöyle diyordu: “İnsanlar babalarından çok zamanlarının çocuklarıdır.” Kuşkusuz bu ifade günümüz için çok uygundur. Bu durumda gençlere yaklaşırken bugünün koşulları doğrultusunda yaklaşmak mühimdir. Yanı sıra bugün yaşamakta olduğumuz çağı Bloch’un cümlesi eşliğinde tek kelime kullanarak tanımlayınız denilseydi “hız” kavramına başvurabilirdik. Çünkü bilgi teknolojileri, yeni iletişim kanalları, internet, sosyal medya ya da dijitalleşme her şeyi hızla değiştiriyor.

90 ve özellikle 2000 kuşağı doğrudan bu dünyanın içine doğdu. Düşünme biçimleri, davranış şekilleri, alışkanlıkları bu değişimin hızına oranla değişkenlik gösteriyor - tabii bu yargı herkesi içermemektedir- Bu kuşakların dünyayı yaşayış ve kavrayış biçimlerinin daha esnek olması zamanın ruhuyla doğrudan ilişkilidir. Bahsettiğimiz değişimi görebilmek adına son 20 yıl içinde dünyada yaşananlara kuş uçuşu bakmak yeterli olabilir. Mesela bir oyun bilgisayarının veya konsolunun vergisiz şekilde satılacağı vaadi bir kesim için kışkırtıcı olabiliyor. Böyle bir kesim için “kimlik siyaseti” veya buna benzer siyasi dil kullanmak belirleyici olamayabilir. Ancak gençliğin tümünü bilgisayar, oyun, sosyal medya müptelası gibi ele almak da yanıltıcı olabilir. Ayrıca çevremize baktığımızda en az gençler kadar yaşlı kuşağın da sosyal medya platformlarında cirit attığını görebiliriz. Onlar da bu gelişmelerin etkisi altındadırlar. Aslında dijital dönüşümler tüm kesimleri etkilemektedir. Yalnızca etki alanları değişmektedir.

GENÇLERE NASIL YAKLAŞILIYOR?

Yanı sıra yukarıda bahsettiğimiz genç tipolojisinin dışında farklılık gösteren gençlerin olduğunu da vurgulamak gerekir. Bu genç profili politik endişeleri olan, işsizlik, torpil, gelir adaletsizliği, yaşam standartları ile ilgili soru işaretleri taşıyan niteliğe sahip olduğu ileri sürülebilir. Şimdi bu durumda gençlik kelimesinin peşine “artık vergisiz bilgisayar” alabilecek ifadelerini eklemek siyasal iletişim konusunda yetersiz olur. Yukarıda gençlik tanımına ayrıntılı yer vermemizin önemi aslında şu an daha iyi anlaşılabilir. Zira hiçbir siyasal aktörün böylesine kapsamlı bir şekilde gençliğe yaklaşmadığı kampanyalarından konuşmalarına dek incelendiğinde anlaşılabilir. Süreci sosyal medyaya, dijital gelişmelere, teknolojik aletlere ya da Trumpizm dansına indirgemek bir nevi kolaya kaçmaktır.

Bilahare çok iyi cihazlar kullanmak, çok paralara sahip olmak iyi bir hayatın yaşandığı anlamına gelmez. Yaşam yüksek-soyut değerlerle kalitesini bulur. Sözün özeti bir kesim genci tatmin etmek adına çaba yürüten siyasetçilerimiz bir kesim genci hiç mi hiç temsil edemez konumdadır.