Her sene farklı bir diyet, farklı bir besin grubu ön plana çıkıyor. İstemeden de olsa bu trendlere marketlerde, sosyal medyada maruz kalıyoruz ve günlük hayatımızdaki tercihleri çok etkiliyor.

Bu sene çokça duyacağımız, beslenme düzenlerimizi beklediğimizden daha da çok etkileyecek 5 Beslenme Trendi’ni gelin birlikte inceleyelim.

1- Sağlıklı “Rahatlatan” Yiyecekler (Comfort Food):

Her birimiz canımız sıkıldığında, kendimizi kötü hissettiğimizde ya da kendimizi ödüllendirmek istediğimizde yediğimiz, yerken de zevk aldığımız yiyecekler vardır. Bu bazen bol fıstıklı bir çikolata, bazen yoğurtlu bir makarna bazen de bol çikolatalı bir browni olabiliyor. 2023 yılı itibari ile bu alışkanlıklarımız bu besinlerin sağlıklı tercihleri ile değişecek gibi duruyor. Normal makarnanın yerini nohut unundan yağılan makarna, bol çikolatalı browni yerine şeker ilavesiz olgunlaşmış muzla yapılan browni, cips yerine de nohut cipslerini tercih edilmeye başlanacak.

2- Bağırsak Dostu Beslenme:

Bağırsak sağlığımızın genel sağlığımız üzerinde önemli etkileri araştırıldığından ve kanıtlandığından beri bağırsak dostu beslenme planları ön plana çıkmaya başladı. Bu beslenme planının ana bileşenlerinden olan prebiyotikler ve probiyotikler birçok besinin içeriğinde yer alıyor. Yoğurt, kefir, fermente besinler, fermente peynirler, sirke probiyotik içerirken; soğan, sarımsak, elma, muz, buğday, yulaf gibi besinler de prebiyotik içeriyor. Prebiyotik, probiyotik besinleri ve aynı zamanda lif içeriği yüksek olan çeşitli ve mevsiminde sebze, meyve tüketerek kolaylıkla bağırsak dostu bir beslenme oluşturabiliriz. Hepsini aynı anda tüketmesek de birkaçını öğünlerimizde yer vermeye başlayacağız ve bu giderek artacak gibi duruyor.

3- Sürdürülebilir, Bitki Bazlı Beslenme:

Bitkisel bazlı beslenme yeni bir akım olmamasına rağmen dünyadaki kaynakların giderek azalması, karbon ayak izlerinin artması ve iklim krizinin çok ciddi sonuçlarının ortaya çıkması ile birlikte bitkisel bazlı beslenmenin önemi bir kez daha gündeme geldi. Araştırmalar sonucu et bazlı bir yemek bitki bazlı bir yemekten iki kat daha fazla sera gazı emisyonu ürettiği bilinen bir gerçek oldu. Tüketiciler de bu seçimlerini hayvansal gıdalar yerine vegan, bitki bazlı alternatiflere yönlendirmeye başladı. Tüketiciler eğilimlerini bitki bazlı gıdalara doğru devam ettirirse et üretimiyle ilişkili sera gazı emisyonunda azalma, ormansızlaşma ve toprak bozulmasında azalma gibi etkiler gözlenmeye başlanacak. Hem doğaya hem de bedenlerine iyi gelen tercihler yapmaya devam eden tüketicilerle birlikte bu sektördeki alternatifler önümüzdeki yıllarda daha da artarak devam edecek.

4- Kişileştirilmiş Planlar:

Güzellik algıları, 0 beden olma hayali, x kişisinden daha zayıf olma yarışının yerine artık kendimi daha sağlıklı nasıl hissederim, rahat nefes almam için hangi kilolarda kalmalıyım ya da bağışıklığımı güçlendirmek için nasıl beslenmeliyim gibi cümleler duymaya başladık. Bu da kısıtlı diyetlerin rafa kalkarak daha kişileştirilmiş, bireyin günlük beslenme düzenine göre planlanmış diyetlerin ön plana çıkmasına olanak sağladı. Bireyin bağışıklığını, bağırsak sağlığını, ruh sağlığını önemseyen bu plan ile daha sürdürülebilir, hayatlarının sadece bir dönemi değil, uzun süreler devam edebilecekleri bir beslenme planı tercih edilmeye ve ileriki yıllarda daha da önemli bir yere sahip olacağa benziyor.

5- Çift Görevli Besinlerin Tercih Edilmesi:

Son zamanlarda marketten ya da pazardan bir şeyler satın alırken tercihlerimiz değişmeye başladı. Artık satın aldığımız ürünün sadece sağlıklı olmasına değil, vücudumuzda ne gibi etkileri olduğuna da bakar olduk. Seçtiğimiz yiyeceklerin hem bedenimizi hem de ruhumuzu doyurması bizim için önemli bir hal aldı. Mesela şu sıralar çokça duyduğumuz kolejeni ele alalım. Kemik sağlığına iyi gelmesinin yanında saç, tırnak, deri sağlığında da önemli rol oynuyor. Bir diğer örnek de bitkisel çaylar. Bazı bitkisel çaylar bağışıklığımızın güçlenmesinde rol oynarken aynı zamanda iyi bir uyku çekmemizi de sağlıyor. Ya da badem. Neredeyse günlük rutinimizde olan badem hem içerdiğindeki kalsiyum, magnezyum ile kemikleri güçlendirirken hem de serotonin içererek mutlu hissetmemize katkı sağlıyor. Bu gibi fonksiyonel gıdaların tüketilmesi ile hem vücut sağlığımızı hem de ruh sağlığımızı önemli ölçüde iyileştirmiş oluyoruz. Bu faydaları gördükçe de tercihlerimizi bu yönde yapıyoruz.

Her sene farklı trendlerle kaşılaşsak da artık popüler olan yöntemler ya da besinler daha kişileştirilmiş durumda. Artık bireyler kendi sağlıklarına iyi gelecek tercihlerde bulunma eğilimindeler. Ne hissettiğimizin ne yediğimizle de çok önemli olduğu bu dönemde kendinizi dinlemenizi ve size, vücudunuza en iyi gelecek şeyleri tercih etmenizi tavsiye ederim.

Sağlıkla kalın.