Bu maç hakkında kim ne kadar futbol yazacak bilemem ya da ne kadar futbolun içinde kalacak bir fikrim yok ama ben de futbolun içinde kalmayacağım. İzleyemediğimiz ve radyo yayını dahi olmayan bir maç hakkında ne yazayım ki futbolla ilgili. Muhtemelen istatistiki bir verisi dahi olmayacak bu karanlık maçın.

Ertuğrul kart görmüş ve haftaya oynamayacakmış. Kubilay’ın şutu direkten dönmüş 8.dakikada. Ne önemi var ki bunların. Çünkü her şey bizim kontrolümüz dışında ve bir takım siyasi erklerin güdümünde ilerliyor. Dizayn ediliyoruz ve sanırım bu sürecin de sonuna geldik. Sahipsiz Bursaspor’dan elde kalan bu. Koca şampiyon, terör örgütünün kol gezdiği bir stadyumda yalnız bırakıldı. Bugünü ve Bursa Gastronomi festivalini(!)hiçbir Bursasporlu unutmamalı. Bu stadyuma milli maç vermeye çalışanlara da diyecek bir sözüm yok. Bu nasıl bir akıl tutulması anlamak mümkün değil.

15-16 yaşında çocuklar başları dik bir şekilde o stadyuma gidip orada futbol oynamaya çalışmış. Bize taş atıyorlar deyip ağlamamış zırlamamış çıkmış futbolunu oynamış. Siyasilerimiz o anda çok yoğunmuş. Çok önemli işleri varmış. Yemek pişirmek çok önemli bir iştir zira. Kimse onlara kızmasın hatta mümkünse böyle uzak kalmaya devam etsinler. Ancak böyle yumruğu sıkıp ayağa kalkacağız. Kimseden bir şey beklemeden ve istemeden.

Bundan sonra ne olur bilemem ama bu şehrin siyasi erklerinden hiçbir beklentimiz olmasın. Bunu net bir şekilde anlamış olmamız gerekiyor. Mevcut yapı bu şehirden istediğini alıyor ve bu yüzden Bursaspor gram umurlarında değil.

Söylenmesi gereken çok şey var. Söylemenin bir anlamı yok lakin. Artık bir şeyler yapma vakti. Önce boyunlarındaki Bursaspor atkılarından başlamak lazım. Çıkarın abiler o atkıları. Sıkılmadınız mı hep aynı şovenist davranışlardan.

Ben sıkıldım. Dizayn etmenizden de, yok etme çabalarınızdan da çok sıkıldım. Bizi mi buldunuz kurban edecek?