Pandemiyle başlayıp ekonomik sıkıntılarla devam eden sorunlar neticesinde yeme içme sektörüne yeni bir kriz daha eklendi...

Eğer acil önlem alınmazsa sektöre büyük bir yara açacak olan bu krizin adı: Nitelikli Personel Krizi…

Ülkemizde irili ufaklı 100 bin işletme ve doğrudan 2 milyon çalışan ile faaliyet gösteren yeme-içme sektörü, pandemi öncesi yani 2019 yılında ulaştığı 125 milyar TL seviyesinde ekonomik hacimle ülke ekonomisine çok ciddi katkı sağlıyordu.

Pandemiyle birlikte başlayan kısıtlamalar restoranların kapanmasına, daha sonra açılsa da tüketicilerin restoranlara daha az gitmesine sebep oldu. Buna, ekonomik sıkıntılar da eklenince, bu dönemde birçok restoran likidite ve nakit akışı sorunları yaşadı. Bu beraberindeki pek çok başka sorunu tetiklerken, bunların başında yetişmiş nitelikli personel problemi geldi.

Pandemi ile başlayan sektördeki istihdam sorunu çığ gibi büyüyor. Bir yandan yetişmiş personel bulmakta zorluk çekerken, bu sefer bulduklarımızı da elimizde tutmakta zorlanmaya başladık.

Özellikle ekmek, lahmacun, pide, döner ve kebap ustası ile mutfak şefi bulmak günden güne zorlaşıyor.

Bunların sebeplerini şöyle sıralayabiliriz:

  • Ülkemizin ekonomik sorunlarından kaynaklı alım gücünün düşük olması, çalışanın maaş beklentilerini iş yerlerinin ekonomik dengesini bozacak boyutta çok yükseltmesi,

  • Yeni nesil genç arkadaşlarımızın (bu konuda eğitim almışlar dahil) bu işi değil de daha kolay işleri tercih etmeye başlaması,

  • Sektörde az kalan kalifiye elemanın da şartlarını piyasa üzerinde iyileştirme talebi,

  • Bulunan kalifiye elamanların ilk yüksek teklif de hemen işi bırakması. Kalmak içinse uçuk maaşlar teklif etmesi.

Daha bir çok sebep sayılabilir. Ancak sebepten ziyade çözüme odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum. Sektörel STK’ların şu an ki birinci önceliği kalifiye eleman problemi olmalı.

Yanı sıra eğitim konusuna da biraz eğilmek gerekiyor. Sektörümüzle ilgili mesleki liselerden veya meslek yüksek okullarından mezun olacak gençlerin mutlaka bu sektörde istihdama döndürülmesi gerekiyor. Oradan yeterli istihdam desteği alamıyoruz.

Kendi şehrimizden örnek vermek gerekirse, Uludağ Üniversitesi’nin Otel Lokanta ve İkram Hizmetleri Bölümü, Harmancık Meslek Yüksekokulu’nda. Bu işe meraklı olan, bu işi yapmak isteyen gençler bu bölümü kazanıp Harmancık’a geldiklerinde hayal kırıklığına uğrayabiliyor.

Bulundukları bölgeden dolayı ya okullarına devam etmeyip yarıda bırakıyor veya mezun olsalar da yeterli staj ve bilgiye sahip olmadıklarından dolayı sektörde istihdam olarak değerlendirilmiyor. Bu genç arkadaşlar da aradıklarını bulamayınca ilk iş olarak sektör değiştiriyor.

Buradaki bölümün mutlak surette merkeze alınması ve Bursa’da faaliyet gösteren restoranlarla daha sık iş birliği içerisinde olması gerekiyor.

İŞKUR başta olmak üzere bazı özel ve kamu kurumları, istihdam programlarıyla sektöre can suyu olmaya çalışıyor ama çok yetersiz kalıyor. Hacmi çok büyük olan bir sektörden bahsediyoruz. Dolayısıyla daha büyük organizasyonlara ihtiyaç var.

Bir de gayri resmi çalıştırılanlar var. Geliri azalan çalışan ve iş sahibi çareyi gayri resmi çalışmakta/çalıştırmakta buluyor. Bu bazen çalışanın da işine geliyor. Her iki tarafın da işine geliyor ama sonuçta kayıt dışılık artıyor.

Özetle;

Pandemi ile başlayan, ekonomik sıkıntılarla devam eden sektördeki istihdam sorunu, çığ gibi büyüyor. Önlem alınamazsa bu çığ, hepimizi önüne katıp götürecek.