“Bu yazıda geçenlerin tamamı, liyakate ve yeteneğe önem veren güzel ülkemizde elbette ki kurgu ve hayal ürünüdür.”

Sosyal medyada geniş yankı uyandıran, mizahın da konusu olmuş trajikomik olay "Benim Amcam Vezirköprü İlçe Başkanı Turan Kaya" videosunu herkes bilir. Özetlemek gerekirse, “Videonun içeriğindeki Abdullah Kaya isimli genç, Sinop'un Boyabat ilçesinde trafik kontrolü yapan jandarmalar tarafından durdurulunca kesilmek istenen cezaya kızar ve amcasının Vezirköprü MHP İlçe Başkanı olduğunu söyler, ekiplere hakaretler yağdırıp tehditler savurur.”

Ülkemizde yaşanmış bu gerçek olaydan masallara dönelim…

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zamanda bir ülke varmış. O ülkenin insanları ne zaman mutlu olmuş ne zaman mesut içinde yaşamış bilinmez. Ancak mutluluklarına kast edecek onca hadise kayda geçirilmiş. Gel zaman git zaman bu hadiseler ülkenin yazgısı olmuş. Hatta tüm bunlar kurala dönüşmüş.

Neymiş bu hadiseler ve insanların mutluluklarına kast eden; onları aşağı çeken; yaşamlarının köküne zehirler saçan kurallar?

Gelelim bunlara.

Bu ülke torpiller ülkesiymiş. Torpil yapmamanın hayıflandığı, torpil yapmanın ve torpil yapanın baş tacı edildiği bu ülkede imkânı olan torpil yapar, imkânı olmayan da torpil yapana kızarmış. Bir gün gelmiş çatmış imkânı olmayanın da imkânı olmuş. İmkânı olur olmaz o da torpil yaptırmış. O zaman anlaşılmış ki mesele torpil yapılması değil, torpile ulaşamamanın verdiği sancıymış. Tüm bunlar yaşanırken birileri çıkmış ve seslenmiş:

-Torpiller ülkesinde yaşayan insanların adalet duygularına güvenmiyoruz, çünkü bu insanların arasında bileğinin hakkıyla bir şeyler elde etmek zor. Ya torpille işlerini hallediyorlar ya da torpil düzeninin yasal dayanaklarını oluşturuyorlar.

Bunu diyenin çarmıhı hazır, odunu bolmuş.

Torpil yapmak ayıp bir şey değilken torpili söylemek ayıplanır olmuş. Torpili yapma imkânı varken onu tercih etmeyenler yadırganmış. Peki, kimmiş bu torpil isteyenler, torpili yapanlar? Neymiş torpildeki bu hikmet? Niçin buna gerek duyulmuş? Derken yine biri çıkmış ve haykırmış:

-Nasıl bir düzen bu? Torpilin kadar makam. Torpilin kadar maaş. Torpilin kadar etki. Vay haline bu ülkedeki torpilsizlerin!

Hemen sonra anlaşılmış ki torpil yapmak sadakat duygusunu besler, güçlü kurumlar tesis etmenin önüne set çeker, başarıyı yok eder ancak baş torpilcinin gücüne güç katarmış. Tüm bunlar gerçekleştikçe toplum zayıflar baş torpilci güçlenirmiş. Bu durum borçluluk duygusunu da pekiştirir ve herkes baş torpilciye karşı kendini borçlu hissetmeye başlarmış.

Ancak bir avuç insan ise ilkelerini öne sürerek bileğinin hakkıyla torpile gerek duymaksızın başarılar elde edeceği yanılgısıyla yaşarmış. Geniş bir insan kümesi bunlara kızar, “uyanık olun, torpilinizi yaptırarak bir an önce işini çözün” derken epey zaman geçmiş ve ilkelerine sığınanlar, herkesin torpille başarılı olduğu bir yerde torpile sığınmak dışında başka bir şansının kalmadığı kanaatine varmış.

Nihayetinde akıntıya karşı durmanın zorluğu, torpil düzenini büyüttükçe büyütmüş. Kocaman bir insan kümesini suç ortaklığında birleştirmiş.

Bir toplumu birleştiren çatı değerler olurmuş ya hani. Bu ülkenin de çatı değeri torpil olmuş. Tüm farklı sınıflar, eğitimli eğitimsiz, zengin fakir herkes ama herkes bu torpil ülkesinin en torpilli vatandaşları olma yarışına girmiş. Torpilin büyüklüğü kadar büyüklenen bu insanlar torpili olmayanlara en tepeden bakmayı adet edinmiş.

Malum sonuca yaklaşıldıkça anlaşılmış ki torpil yoksa hayat yokmuş. Ya da var olan hayat yoklukla eş değermiş. Bu masal uzunca yıl sürmüş, biri gitmiş biri gelmiş ama torpil hep baki kalmış.