Gün geçmiyor ki yeni bir hayvana şiddet, eziyet, işkence haberiyle karşılaşmayalım. Vicdanlarımızı sızlatan, okumakta, izlemekte dahi zorlandığımız bu vakaların altında yatan elbette psikolojik, sosyal vb. pek çok etken mevcut.
Bugünkü yazımızda, son zamanlarda sıklıkla görmeye başladığımız, ciddi boyutlara ulaşan hayvanlara yönelik şiddetin hukuki yönünü "Hayvanları Koruma Kanunu" kapsamında kısaca ele alacağız.
En son 9 Temmuz 2021 tarihinde, "Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un kabul edilmesi ile birlikte hayvan hakları savunucuları ve hayvanseverler kanuna ilişkin çekincelerini ve itirazlarını dile getirmişlerdi.
Bugün geldiğimiz noktada, sosyal medyanın da hayvana yönelik şiddet olaylarını sık sık gündeme getirmesiyle birlikte, kamuoyunun kanuna yönelik çekince ve itirazlarının aslında ne denli haklı olduğu ortaya çıkmış durumda.
CAYDIRICI CEZALAR ŞART
Zira kanaatimce, kanunda hayvan haklarına ilişkin hukuksal bazı eksiklikler ve değiştirilmeye muhtaç düzenlemeler bulunmakta. Caydırıcı cezaların gelmesi şart!
Öncelikle, hayvanlara karşı işlenen suçlar için belirlenen cezalar caydırıcı nitelikte arttırılmalıdır. Bir hayvana işkence ve tecavüz suçu işleyenin alacağı cezanın alt limiti 6 aydan 3 yıla çıkartılarak hapis cezasının fiili olarak işleyişi sağlanmalıdır.
İnfaz Yasası gereğince, 3 yılın altında kalan bir hapis cezası, aslında fiili olarak bir tutuklama olmayacağı anlamını taşıyor. Takım elbise, kravatla adliyeye gidildiğinde iyi hal indirimi uygulanması, akabinde cezanın belki de 4 ya da 5 aya inmesi, daha sonra da adli para cezasına çevrilmesi kuvvetle muhtemel duruma geliyor. Bu sebeple, söz konusu cezaların mevcut düzenlemelerde herhangi bir caydırıcılık teşkil etmediği görülüyor.
Hayvanlara yönelik şiddet ve hak ihlallerinin önlenmesi için hukuksal çözüm önerileri caydırıcı cezalara ek olarak, hayvanlara karşı şiddet ve hak ihlallerinin önüne geçebilmek için düzenleme yapılabilecek pek çok husus bulunmakta. İlk olarak, Anayasamıza hayvan hakları ile ilgili bir madde eklenerek, hayvan haklarına Anayasal bir temel sağlanmalıdır. Hayvana işkence ve kötü muamele yapanların hayvan sahiplenmesinin yasaklanması da hayvana yönelik şiddetin azalmasında etkili olabilecektir.
Öte yandan, özellikle yazlık yerlerde sokakların, satın alındıktan sonra terk edilen sahipsiz hayvanlarla dolduğu, sokak hayvanları popülasyonunun da gün geçtikçe arttığı göz önüne alındığında, hayvanların internet ortamı, broşür ve katalog yollarıyla da satışının yasaklanmasına ilişkin bir hükmün de kanuna ilave edilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Neticeten, hayvanlara yönelik şiddetin önlenmesinde atılabilecek öncelikli adım hayvan sevgisinin küçük yaşlardan itibaren aşılanması ve hayvan haklarına ilişkin tüm toplumun bilinçlendirilmesi olmakla birlikte, yaptırım gücü yüksek olan yasaların uygulanmasını sağlayarak hayvan haklarının ihlal edilmediği bir toplumsal düzen oluşturmak da bir o kadar önemli ve gerekli.
EVCİL HAYVANLARA MİKROÇİP UYGULAMASINDA SON TARİH 31 ARALIK!
Son olarak, "Kedi, Köpek ve Gelinciklerin Kimliklendirilmesi ve Kayıt Altına Alınmasına Dair Yönetmelik" gereğince tüm kedi, köpek ve gelincik sahiplerinin, il/ilçe müdürlüğüne ya da Bakanlıkça yetki verilen kurum/kuruluş, gerçek veya tüzel kişilere başvuru yaparak her yaştaki hayvanlarını en geç 31/12/2022 tarihine kadar kimliklendirerek kayıt altına aldırmakla yükümlü olduklarını, evcil hayvanlarını kimliklendirmeyen ve kayıt altına aldırmayanlara idari para cezalarının uygulanacağını hatırlatmak isterim.